Neredeyse her gün kullandığınız saç ve cilt bakım ürünlerinin
içinde zararlı kimyasal maddeler bulunduğunu mutlaka biliyorsunuzdur.
Doğal yağlar ise eczaneden ya da kozmetik mağazalarından aldığınız bu
ürünlerden çok daha besleyici ve nemlendiricidir. Bu yazımızda daha sağlıklı saç ve cilt için kullanabileceğiniz 5 doğal yağa yer verdik.
Devamını Oku »
9 Mayıs 2020 Cumartesi
6 Mayıs 2020 Çarşamba
Akne Çeşitleri, akne tedavisi
Hepimiz hayatımızın bir döneminde sivilce sorunuyla mücadele
etmişizdir. Özellikle gençlik yıllarında tanıştığımız bitmek bilmeyen,
geçse bile geride kalıcı izler bırakan sivilceler, çok ciddi olmasa da
bir cilt sorunudur. Genellikle ilaç tedavisiyle kontrol edilebilen
aknelerin yanı sıra, daha ileri boyutta olan sivilcelerin mutlaka bir
cilt uzmanı tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.
Akne (sivilce) tedavi edilmeden önce ne tür bir sivilce olduğunun yani akne çeşidinin belirlenmesi oldukça önemlidir. Çünkü farklı çeşitleri bulunan aknelerin türünün belirlenmesi tedavinin sonuç vermesi adına faydalıdır. Bu yazımızda, akne çeşitleri nelerdir? kistik akne nedir? sivilce akne tedavisi nasıl yapılır? sivilce türleri ve tedavileri hakkında detaylı bilgiye sahip olabilirsiniz.
Diğer akne türlerinden daha büyük olan ağrı ve acı verebilen türdür. Diğer akne çeşitlerine göre daha şiddetli olan ve mutlaka bir dermotoloğun tedavi etmesi gereken akne vulgaris tipidir.
Papül;
İltihaplı, kırmızı renkli ve küçük pembe şişlikler şeklinde olan komedon türüdür. Papüller ciltteki kıl kökü iltihaplandığında oluşur. Kesinlikle sıkılmamalıdır, fazla dokunulması ve sıkılması sivilce izi kalmasına ve durumun daha da kötüleşmesine ve yayılmasına neden olur.
Püstül;
Püstül sivilce ağrılı ve iltihaplı olan, çevresinde kırmızı halka oluşan kabarık sivilce türüdür. Fazla temas edilmesi ve sıkılması durumunda mutlaka iz bırakır. Bu üç sivilce türü iltihaplı sivilce çeşitleridir.
Bir gözeneğin tıkanması sonucu bakteri, yağ, ölü hücrelerin birikmesiyle oluşan siyah noktalar, genellikle yağlı ciltlerde görülmektedir. Siyah noktalar çoğunlukla burun, çene ve alın kısmında bulunurlar.
Kistik Akne;
Bu sivilce türü en şiddetli ve en ağrılı olandır. Görünüşte bir nodül gibi gözükse de içi dolu aknelerdir. Sıkılması daha derin iltihaplanmaya ve daha büyük sorunlara yol açabilir. Bir çok kişinin yaşadığı bir sorun olan kistik sivilce, normalden daha büyük, kızarık ve enfeksiyon sonucu oluşmaktadır. Kistik sivilce nasıl geçer? sorusu sıklıkla karşımıza çıkmakta. Kistik akne tedavisi bazen çok uzun sürebilir ve geride yara izi, çukur görüntü bırakır.
Beyaz Yağ Bezesi;
Genelde göz kapağı etrafında ve yüzde çıkan yağ bezeleri zararsız olup, deri altında çıkan kistlerdir. Yağ bezeleri genetik kolestrol yüksekliği belirtisi olabilmektedir. Tedavisi mutlaka bir hekim tarafından yapılması gerekir. Yağ bezelerini sıkmak enfeksiyona sebep olur ve kalıcı izler bırakır.
Akne Fulminans;
Çok nadir görülen fakat aniden gelişen bir akne türüdür. Genellikle erkeklerde ergenlik döneminde ortaya çıkar. Göğüs, sırt, kol ve yüz bölgelerinde görülür. Eklem ağrısı ve iltihabı, ateş, şişlikle görülür. Mutlaka doktor tarafından tedavi edilmeli ve antibiyotik kullanılmalıdır.
Akne Rosacea;
Gül hastalığı olarak bilinen akne rosacea, genelde yüz ve alın bölgesinde çıkar. Ağrılı, kırmızımsı, iltihaplı, kılcal damar genişlemesi ile seyreden bir cilt hastalığıdır. Kesinlikle hekim tarafından tanı konulmalı ve özel tedavi edilmelidir.
Genetik faktörler sivilceye sebep olduğu gibi, iklim, hava şartları, cilt tipi, stres, depresyon ve hormonal değişiklikler akne oluşmasına sebeptir. Akne tedavisi süresince yağlı besinlerden uzak durulmalıdır. Bir dermotolog gözetiminde yapılan akne tedavilerinde, sivilce ilaçları, kimyasal peeling, ışık terapisi, antibiyotik, losyon, krem ve bazı sabunlar önerilebilir. İltihapsız ve kist şeklinde olan sivilce türleri için, kortikosteroid enjeksiyonu da kullanılabilir. Kısacası, hekiminiz akne türüne göre sivilce tedavisi uygulayacaktır.
Akne tedavisi lazer ile de yapılmaktadır. Lazer ile yapılan tedavilerde cildin alt dokusu yenilenir ve gözenekler küçülür. Cildin yağ üretimi % 25 azalır. Kistik akneler, nodüller, siyah noktalar, beyaz uçlu sivilceler de daha ilk seansta azalma olur.
Akne tedavisi 4 ay kadar uzun sürebilir. Bu süreçte yağlı nemlendiriciler, kozmetik ürünler, yağlı güneş kremleri kullanılmamalıdır.
Akne tedavisi için şifalı bitkilerden faydalanmak istediğinizde cildinize uygulamadan önce mutlaka bileğinizin iç kısmında denemeli, cildinizin alerjik reaksiyon gösterip göstermediğini kontrol etmelisiniz. Akne tedavisinde etkili olan doğal ürünler, aloe vera, çay ağacı yağı, yeşil çay, elma sirkesi gibi ürünlerdir.
Akne problemine doğal ürünlerle çözüm bulmak istiyorsanız, diğer makalelerimizi okuyabilirsiniz.
şifaları
ceviz yemek
Elma sirkesi
Kiraz yemek
İnciri yemek
Elmayı yemek
Devamını Oku »
Akne (sivilce) tedavi edilmeden önce ne tür bir sivilce olduğunun yani akne çeşidinin belirlenmesi oldukça önemlidir. Çünkü farklı çeşitleri bulunan aknelerin türünün belirlenmesi tedavinin sonuç vermesi adına faydalıdır. Bu yazımızda, akne çeşitleri nelerdir? kistik akne nedir? sivilce akne tedavisi nasıl yapılır? sivilce türleri ve tedavileri hakkında detaylı bilgiye sahip olabilirsiniz.
Akne Çeşitleri Nelerdir?
Akne aşırı yağlanma sonucu ortaya çıkan bir sorundur. Ciltteki yağ, kıllar, bakteriler iltihaba ve akneye sebep olur. Aknenin bir çeşidi yoktur, aksine farklı özelliklerde akne çeşitleri bulunmaktadır. İltihaplı ve iltihapsız sivilce çeşitleri mevcuttur. İltihaplı sivilceler, nodül, papül, püstül adı verilen sivilce tipleridir. İltihapsız sivilceler ise, siyah noktalar, kistik sivilce ve beyaz yağ bezesi gibi olan kapalı komedonlardır. Öncelikle iltihaplı olan kırmızı ve daha acı veren sivilce türlerini inceleyelim.İltihaplı Sivilceler
Nodül;Diğer akne türlerinden daha büyük olan ağrı ve acı verebilen türdür. Diğer akne çeşitlerine göre daha şiddetli olan ve mutlaka bir dermotoloğun tedavi etmesi gereken akne vulgaris tipidir.
Papül;
İltihaplı, kırmızı renkli ve küçük pembe şişlikler şeklinde olan komedon türüdür. Papüller ciltteki kıl kökü iltihaplandığında oluşur. Kesinlikle sıkılmamalıdır, fazla dokunulması ve sıkılması sivilce izi kalmasına ve durumun daha da kötüleşmesine ve yayılmasına neden olur.
Püstül;
Püstül sivilce ağrılı ve iltihaplı olan, çevresinde kırmızı halka oluşan kabarık sivilce türüdür. Fazla temas edilmesi ve sıkılması durumunda mutlaka iz bırakır. Bu üç sivilce türü iltihaplı sivilce çeşitleridir.
İltihapsız Sivilceler
Siyah Noktalar;Bir gözeneğin tıkanması sonucu bakteri, yağ, ölü hücrelerin birikmesiyle oluşan siyah noktalar, genellikle yağlı ciltlerde görülmektedir. Siyah noktalar çoğunlukla burun, çene ve alın kısmında bulunurlar.
Kistik Akne;
Bu sivilce türü en şiddetli ve en ağrılı olandır. Görünüşte bir nodül gibi gözükse de içi dolu aknelerdir. Sıkılması daha derin iltihaplanmaya ve daha büyük sorunlara yol açabilir. Bir çok kişinin yaşadığı bir sorun olan kistik sivilce, normalden daha büyük, kızarık ve enfeksiyon sonucu oluşmaktadır. Kistik sivilce nasıl geçer? sorusu sıklıkla karşımıza çıkmakta. Kistik akne tedavisi bazen çok uzun sürebilir ve geride yara izi, çukur görüntü bırakır.
Beyaz Yağ Bezesi;
Genelde göz kapağı etrafında ve yüzde çıkan yağ bezeleri zararsız olup, deri altında çıkan kistlerdir. Yağ bezeleri genetik kolestrol yüksekliği belirtisi olabilmektedir. Tedavisi mutlaka bir hekim tarafından yapılması gerekir. Yağ bezelerini sıkmak enfeksiyona sebep olur ve kalıcı izler bırakır.
Akne Fulminans;
Çok nadir görülen fakat aniden gelişen bir akne türüdür. Genellikle erkeklerde ergenlik döneminde ortaya çıkar. Göğüs, sırt, kol ve yüz bölgelerinde görülür. Eklem ağrısı ve iltihabı, ateş, şişlikle görülür. Mutlaka doktor tarafından tedavi edilmeli ve antibiyotik kullanılmalıdır.
Akne Rosacea;
Gül hastalığı olarak bilinen akne rosacea, genelde yüz ve alın bölgesinde çıkar. Ağrılı, kırmızımsı, iltihaplı, kılcal damar genişlemesi ile seyreden bir cilt hastalığıdır. Kesinlikle hekim tarafından tanı konulmalı ve özel tedavi edilmelidir.
Akne Tedavisi Nasıl Yapılır?
Farklı akne çeşitleri olduğu gibi, akne tedavisi de sivilcenin türene göre değişiklik göstermektedir. Akne tedavisinde en önemli nokta kesinlikle cildin temiz tutulması ve cilt tarafından üretilmekte olan fazla yağın dışarı atılmasına olanak sağlamaktır. Vücudunuzun herhangi bir yerinde çıkan sivilceye fazla temas etmek sivilcenin yayılmasına, aknelerin sıkılması ise sivilce izi kalmasına sebep olur. Bu nedenle sivilcelerinizi kesinlikle sıkmamalısınız.Genetik faktörler sivilceye sebep olduğu gibi, iklim, hava şartları, cilt tipi, stres, depresyon ve hormonal değişiklikler akne oluşmasına sebeptir. Akne tedavisi süresince yağlı besinlerden uzak durulmalıdır. Bir dermotolog gözetiminde yapılan akne tedavilerinde, sivilce ilaçları, kimyasal peeling, ışık terapisi, antibiyotik, losyon, krem ve bazı sabunlar önerilebilir. İltihapsız ve kist şeklinde olan sivilce türleri için, kortikosteroid enjeksiyonu da kullanılabilir. Kısacası, hekiminiz akne türüne göre sivilce tedavisi uygulayacaktır.
Akne tedavisi lazer ile de yapılmaktadır. Lazer ile yapılan tedavilerde cildin alt dokusu yenilenir ve gözenekler küçülür. Cildin yağ üretimi % 25 azalır. Kistik akneler, nodüller, siyah noktalar, beyaz uçlu sivilceler de daha ilk seansta azalma olur.
Akne tedavisi 4 ay kadar uzun sürebilir. Bu süreçte yağlı nemlendiriciler, kozmetik ürünler, yağlı güneş kremleri kullanılmamalıdır.
Akne Tedavisinde Sürülerek Kullanılan Sivilce ilaçları
- Antiseptik Deri Temizleyicileri
- Benzoyl peroxide
- Azelaik Asit
- Antibiotikler: Clindamisin, Eritromisin, Sodium Sulfacetamide, Nadifloxasin
- Retinoidler: Tretinoin, Adapalene, Tazorac, Isotretinoin
- Niacinamide İçeren Ürünler
- Salisilik Asitli ve Meyve Asitli Ürünler
Akne Tedavisinde Oral Kullanılan İlaçlar
- Antibiyotikler
- Isotretinoin
- Hormon ilaçları( sadece kadınlara tavsiye edilmektedir)
Bitkisel Akne Tedavisi
Akne tedavisi için elinizin altında olan, her zaman evimizde bulunan bazı bitkilerden yararlanabilir, sivilceleri yatıştırabilirsiniz. Sadece kullanılan ilaçlar ve uygulanan bitkisel yöntemler bazen yeterli olmayabilir. Mutlaka beslenmenize, uyku düzenine ve cilt temizliğine özen gösterilmelidir.Akne tedavisi için şifalı bitkilerden faydalanmak istediğinizde cildinize uygulamadan önce mutlaka bileğinizin iç kısmında denemeli, cildinizin alerjik reaksiyon gösterip göstermediğini kontrol etmelisiniz. Akne tedavisinde etkili olan doğal ürünler, aloe vera, çay ağacı yağı, yeşil çay, elma sirkesi gibi ürünlerdir.
Akne problemine doğal ürünlerle çözüm bulmak istiyorsanız, diğer makalelerimizi okuyabilirsiniz.
şifaları
ceviz yemek
Elma sirkesi
Kiraz yemek
İnciri yemek
Elmayı yemek
10 Nisan 2020 Cuma
Kalp Yetersizliği ve tedavisi
Kalp, her atımda kasılıp gevşeyerek vücuda kan pompalayan bir kastır.
Kalp yetersizliğinde kalp doğru şekilde çalışamayacak kadar zayıf
düşer. Bu kalbin yeterince kuvvetle kasılamadığı veya yeterince kanla dolamadığı anlamına gelir; böylece vücuda daha az kan pompalanmış olur.
Kalp yetersizliği genellikle kalp damar hastalığı, kalp krizi veya yüksek tansiyon gibi hastalıklar nedeniyle kalp kasının zarar görmesinden kaynaklanır. Kalp yetersizliğine neden olabilecek diğer hastalıklar şunlardır:
Kalp Yetersizliğinin Belirtileri
Kalbin vücuda yeterli miktarda kan pompalayamaması sonucu akciğerler ve vücudun değişik bölgelerinde sıvı birikimi meydana gelir. Bu durum çeşitli belirtilere neden olur. Yaygın görülen belirtiler:
Kalp Yetersizliği tedavisi
kurufasulyenin yararları
çözülebilir kahvenin faydaları
ezogelin çorbasının yararları
yaprak sarmasının yararı
Isırgan otunun faydaları
Ökseotunun yararları
Yabanmersini Suyu içmek
Şerbetçiotunun yararı
Peygamberçiçeği Suyu içmek
Kurtpençesinin faydaları
Hercaimenekşenin yararları
özde
kurufasulye yemek
maden sodasının faydaları
kelle paça çorbasını yemek
fındık içinin yararları
Şerbetçiotunu içmek
Şimşir Suyu içmek
Melekotunun şifası
Böğürtlenin şifaları
Devamını Oku »
Kalp yetersizliği genellikle kalp damar hastalığı, kalp krizi veya yüksek tansiyon gibi hastalıklar nedeniyle kalp kasının zarar görmesinden kaynaklanır. Kalp yetersizliğine neden olabilecek diğer hastalıklar şunlardır:
- Kalp kapağı ve kalp kası hastalıkları
- Doğumsal kalp hastalıkları
- Şeker hastalığı
- Kronik böbrek yetersizliği
- Akciğer hastalıkları
Kalp Yetersizliğinin Belirtileri
Kalbin vücuda yeterli miktarda kan pompalayamaması sonucu akciğerler ve vücudun değişik bölgelerinde sıvı birikimi meydana gelir. Bu durum çeşitli belirtilere neden olur. Yaygın görülen belirtiler:
- Nefes darlığı
- Yorgunluk
- Şişme (ödem)
- Hızlı kilo alma
- Öksürük
Kalp Yetersizliği tedavisi
kurufasulyenin yararları
çözülebilir kahvenin faydaları
ezogelin çorbasının yararları
yaprak sarmasının yararı
Isırgan otunun faydaları
Ökseotunun yararları
Yabanmersini Suyu içmek
Şerbetçiotunun yararı
Peygamberçiçeği Suyu içmek
Kurtpençesinin faydaları
Hercaimenekşenin yararları
özde
kurufasulye yemek
maden sodasının faydaları
kelle paça çorbasını yemek
fındık içinin yararları
Şerbetçiotunu içmek
Şimşir Suyu içmek
Melekotunun şifası
Böğürtlenin şifaları
17 Mart 2020 Salı
Prostat İltihabı Tedavisi, şifalı bitkiler yiyecekler
Prostat İltihabı Belirtileri
Prostat iltihabı belirtilerinin bir kısmı şunlardır:
Yüksek ateş, titreme
Ciltte kızarma
Alt karında, kasık kemiği civarında, belde, apış arasında, anüste veya testislerde ağrı
Sertleşme sorunları, boşalma esnasında ağrı veya menide kan
Büyük tuvalet esnasında ağrı
Boşaltım sistemi ile alakalı olası belirtiler şunlardır:
Prostat iltihabına çoğu zaman bakteriler neden olur. İdrar yolları
iltihabına neden olabilen herhangi bir tür bakteri prostat iltihabına da
neden olur.
Sık karşılaşılan örnekleri şunlardır:
Aşağıdaki ilaç tedavileri de önerilebilir:
Bazı Yiyeceklerden Kaçının: Baharatlı gıdalar, asitli veya kafeinli (kahve gibi) içecekler ve alkol idrar torbanızı tahriş ederek prostat iltihabı belirtilerini şiddetlendirebilir. Bu yiyecek ve içecekleri tüketmeyin.
Aktif olun: Egzersiz yapmak hastalık belirtilerini hafifletecektir.
Uzun süre oturmayın: Otururken de prostat bezinize olan baskıyı azaltmak için altınıza minder veya yastık alın.
Bazı Aktivitelerden Kaçının: Bisiklete binmek gibi testislerinize veya kalçanıza baskı yapacak aktiviteler prostat iltihabı belirtilerini şiddetlendirebilir.
C Vitamini: E. Coli bakterilerinin üremesini yavaşlatarak prostat iltihabı tedavisinin sürecini kısaltır.
Omega 3 yağ asitleri: İltihapla mücadelede vücuda yardım eder. Aspirin gibi kan inceltici ilaçlarla birlikte alındığında kanama riskini artırabilir, dikkatli olunmalıdır.
Kabak çekirdeği: Faydaları ispatlanmamış olsa da tarihten bu yana prostat iltihabı için kullanılmaktadır.
Kuersetin: Güçlü bir antioksidandır. Bakteriyel olmayan kronik prostat iltihabı ile mücadele eder. Bromelayin suyu ve papaya ile birlikte kullanıldığında daha etkili olmaktadır. Yüksek dozda alınırsa böbreklere hasar verebilir. İki ay boyunca aralıksız kullanılmamalıdır.
Karaçayır poleni: Bakteriyel olmayan prostat iltihabına iyi geldiği düşünülüyor.
ezogelin çorbasının şifaları
Uyuzotu Suyu içmek
öz
Yerelması Suyu içmek
Turunçun yararları
Sıracaotu Suyu içmek
Karanfilağacının yararları
Kasıkotunun faydaları
Gülhatminin yararları
özde
karidesin yararları
Enginarın yararları
Limon Suyu içmek
Marul Suyu içmek
Tarçın Suyu içmek
Üzümün faydaları
Sarısabırın faydaları
Sütleğenin şifası
Papatyanın faydaları
Meryemotu yemek
Muşmulayı yemek
Kasnının yararları
Kazayağının şifaları
Filiskinin faydaları
Ciğerotunu yemek
ardıç tohumu yemek
öz olarak
kestaneyi içmek
cevizin şifası
Tarçının şifası
Yapışkanotu
Üzerliği içmek
Şalgamın faydaları
Sakızağacını içmek
Sarısabır yemek
Sassafrası içmek
Suyosunu
Ravendin şifası
Rokanın yararı
Pancarın şifaları
Pazının şifası
Pelinin yararı
Kakaonun faydası
Karamuğu yemek
Kedinanesi yemek
Kimyonu içmek
Koruğu yemek
Hıyarın yararı
Hurmayı yemek
Gülün faydaları
Gülhatmi yemek
Dişbudak ağacı yemek
Badem Suyu içmek
Besbasenin faydası
acı ağaç Suyu içmek
Devamını Oku »
- İdrarda kan
- İdrar yaparken ağrı veya yanma
- Kötü kokulu idrar
- İdrar akışında zayıflık
- Sık sık acil idrara çıkma isteği
Prostat İltihabı Nedenleri
1) Öncü Hastalıklar
Aşağıdaki hastalıklar bir süre sonra prostat iltihabına evirilebilir:- Epididimit: Sperm depolayan testis üzeri dokularının iltihabı
- Üretrit
- Diğer idrar yolu iltihapları
2) Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar
Bazı cinsel yolla bulaşan hastalıklar prostat iltihabına neden olur.Sık karşılaşılan örnekleri şunlardır:
- Gonore (bel soğukluğu)
- Klamidya
- Korunmasız cinsel ilişkiye girmek
- Birden fazla cinsel partner edinmek
- Korunmasız anal ilişki
3) Mesane Çıkışı Obstrüksiyonu
İdrar torbası çıkışındaki tıkanmadır. Aşağıdaki nedenlerle görülebilir:- Prostat büyümesi
- İdrar torbası taşları
- İdrar torbası tümörleri
- Prostat bezinde, anüste veya alt karında oluşan tümörler
- Posterior üretral valf: Çocuklarda görülen doğuştan gelen bir tür doku katlantısı hastalığı
4) Diğer Nedenler
İdrar yolunu veya prostat bezi ile ilgili aşağıdaki problemler de prostat iltihabına neden olabilir:- Sünnet derisinin penis başının çıkışını engelleyecek şekilde daralması
- Erbezi torbası ve anüs arasında kalan bölgeye darbe almak
- İdrar yoluna sokulan boşaltım kateterleri
- Sistoskopi (idrar yolu görüntüleme işlemi)
- Prostat bezi biyopsisi olmak (prostat bezinden örnek parça alınması)
Prostat İltihabı Tedavisi
1) İlaç Tedavisi
Antibiyotikler: Prostat iltihabı ile mücadele esnasında genellikle ampicillin ve gentamicin gibi antibiyotik ilaçlar kullanılır. Dört ila altı hafta arasında kullanım önerilebilir.Aşağıdaki ilaç tedavileri de önerilebilir:
- Parasetamol veya ibuprofen içerikli ağrı kesiciler
- Büyük tuvalet esnasında ağrı yaşamamak için laksatifler
- Prostat büyümesi varsa alfa bloker ilaçlar (tamsulosin, alfuzosin, doxazosin gibi): Prostat bezi civarındaki kasları gevşeterek idrarı kolaylaştırırlar.
- Quercetin gibi kanama önleyiciler
- Finasteride: Prostat küçültücü ilaç
- Şiddetli vakalarda amitriptline ve gabapentin gibi etkili ağrı kesiciler
2) Yaşam Tarzı Uygulamaları
Bol Su: Gün içerisinde bol bol su ve sıvı tüketin. Bu sayede daha sık idrara çıkarak bakterileri prostatınızdan atarsınız. İdrarınızı da tamamen boşaltın.Bazı Yiyeceklerden Kaçının: Baharatlı gıdalar, asitli veya kafeinli (kahve gibi) içecekler ve alkol idrar torbanızı tahriş ederek prostat iltihabı belirtilerini şiddetlendirebilir. Bu yiyecek ve içecekleri tüketmeyin.
Aktif olun: Egzersiz yapmak hastalık belirtilerini hafifletecektir.
Uzun süre oturmayın: Otururken de prostat bezinize olan baskıyı azaltmak için altınıza minder veya yastık alın.
Bazı Aktivitelerden Kaçının: Bisiklete binmek gibi testislerinize veya kalçanıza baskı yapacak aktiviteler prostat iltihabı belirtilerini şiddetlendirebilir.
3) Besin Takviyeleri
Çinko: Antibiyotiklerin çinko destekleri ile daha iyi sonuç verdiği düşünülüyor. Prostat bezinin küçülmesinde etkilidir. Yüksek dozda alınırsa yan etki gösterir.C Vitamini: E. Coli bakterilerinin üremesini yavaşlatarak prostat iltihabı tedavisinin sürecini kısaltır.
Omega 3 yağ asitleri: İltihapla mücadelede vücuda yardım eder. Aspirin gibi kan inceltici ilaçlarla birlikte alındığında kanama riskini artırabilir, dikkatli olunmalıdır.
Kabak çekirdeği: Faydaları ispatlanmamış olsa da tarihten bu yana prostat iltihabı için kullanılmaktadır.
Kuersetin: Güçlü bir antioksidandır. Bakteriyel olmayan kronik prostat iltihabı ile mücadele eder. Bromelayin suyu ve papaya ile birlikte kullanıldığında daha etkili olmaktadır. Yüksek dozda alınırsa böbreklere hasar verebilir. İki ay boyunca aralıksız kullanılmamalıdır.
Karaçayır poleni: Bakteriyel olmayan prostat iltihabına iyi geldiği düşünülüyor.
4) Prostat Masajı
Doktor tarafından özel jeller kullanılarak anüs kanalından prostat bezine masaj uygulanabilir.5) Prostatektomi
Prostat bezinin alınması işlemidir. Prostat bezinde küçük yumru ve taşlar meydana gelirse gerekli hale gelebilir. Nadiren ihtiyaç duyulur. Bu taşların sürekli tekrarlayan prostat iltihabına neden oldukları düşünülüyor.Prostat İltihabı Tedavisi
kurufasulyenin şifalarıezogelin çorbasının şifaları
Uyuzotu Suyu içmek
öz
Yerelması Suyu içmek
Turunçun yararları
Sıracaotu Suyu içmek
Karanfilağacının yararları
Kasıkotunun faydaları
Gülhatminin yararları
özde
karidesin yararları
Enginarın yararları
Limon Suyu içmek
Marul Suyu içmek
Tarçın Suyu içmek
Üzümün faydaları
Sarısabırın faydaları
Sütleğenin şifası
Papatyanın faydaları
Meryemotu yemek
Muşmulayı yemek
Kasnının yararları
Kazayağının şifaları
Filiskinin faydaları
Ciğerotunu yemek
ardıç tohumu yemek
öz olarak
kestaneyi içmek
cevizin şifası
Tarçının şifası
Yapışkanotu
Üzerliği içmek
Şalgamın faydaları
Sakızağacını içmek
Sarısabır yemek
Sassafrası içmek
Suyosunu
Ravendin şifası
Rokanın yararı
Pancarın şifaları
Pazının şifası
Pelinin yararı
Kakaonun faydası
Karamuğu yemek
Kedinanesi yemek
Kimyonu içmek
Koruğu yemek
Hıyarın yararı
Hurmayı yemek
Gülün faydaları
Gülhatmi yemek
Dişbudak ağacı yemek
Badem Suyu içmek
Besbasenin faydası
acı ağaç Suyu içmek
12 Mart 2020 Perşembe
Osteoporoz Nedir? Tedavisi nedir ... şifalı bitkiler
Vücutta bulunan kemiklerin sertliğinin azalmasına bağlı olarak kalitelerinin bozulması, zayıflaması ve kıralabilir hale gelme durumuna denilmektedir. Bu hastalık tüm iskelet sistemini etkileyen ve zarar görmesine neden olan bir hastalıktır. Osteoporoz günümüzde sıklıkla görülen bir hastalık haline gelmiştir. Aynı zamanda en sık görülen kemik hastalığıdır. Osteoporoz tedavi edilebilir ve önlenebilir hastalıklardan biridir. Bu nedenle önceden önlem almak önem taşımaktadır. Dünyada bu hastalık gitgide hızla yayılmaktadır. Yaşı ilerleyen her insanda görülmektedir. Yaşlılığa bağlı nedenlerden dolayı görülen hastalık dünyada yaşlı nüfusun artmasıyla daha sık yaşanmaya başlamıştır.
Osteoporoz ve osteoporoza bağlı kırıklar yaşanmakta ve artış görülmektedir. Genellikle kadınlarda sık görüldüğü bilinen osteoporoz, erkeklerin de sorunu olmaktadır. Günümüzde en çok kadınlar bu hastalığı yaşamaktadır fakat erkeklerin de bu konuda önlem alması gerekmektedir. Bu hastalık genel olarak yaşlılığa bağlı nedenlerden dolayı ortaya çıkmaktadır. Genellikle 50 yaş üzeri olan her 3 kadından 1' i her 5 erkekten 1' i hayatında bu döneminde kırık yaşayacaklarını belirtmektedirler. Genel olarak 45 - 50 yaş arası kadınlar kemik yoğunluk ölçümlerini yaptırılması gerekmektedir. 65 yaş altı kadınlarda ise risk faktörleri var ise ve daha önce kırık yaşamış ise tarama yaptırması gerekmektedir. Bu durum erkekler de farklılık göstermektedir. Kemik yoğunluğu ölçümü ve taramasının erkeklerde hangi dönemlerde yaptırması gerektiği belirtilmemiştir fakat erkeklerin de rutin olarak tarama yaptırması gerekir.
Osteoporoz, kemiklerin daha gözenekli ve giderek daha güçsüz ve kırılgan olmasına yol açan bir hastalıktır ("osteo" kemik, "poroz" da gözenekli anlamına gelir).
En sık görülen metabolik kemik hastalığı olan osteoporoz düşük kemik kütlesi ve kemik mikro yapısının bozulması sonucu kemik kırılganlığının ve kırık olasılığının artması ile karakterize bir iskelet sistemi sorunudur.
50 yaşın üzerinde her üç kadından birinde (meme kanserinden fazla) ve 50 yaş üzerinde 5 erkekten birinde (prostat kanserinden fazla) görülmektedir. Her yıl Amerika Birleşik Devletlerinde 1.5 milyon kırığa neden olduğu bildirilmektedir.
Sağlıklı kemik yoğun ve güçlüdür ve büyük miktarda basınca dayanabilir. Ancak, osteoporoz geliştiğinde, kemikler incelir ve kırılgan bir hal alır ki bu, kemiklerin kırılma olasılığını arttırır.
Vücudumuzda, bir taraftan yaşlı kemiklerin yıkımı olurken diğer taraftan yeni kemiklerin oluşturulduğu bir denge söz konusudur. Bu dengede, kemik yıkımının çok fazla olması ya da yenilenmenin yeterli olmamasına bağlı oluşan dengesizlik, osteoporoza neden olur.
Bu dengesizliğe katkıda bulunan en önemli etken menopozdur. 30'lu yaşların ortalarına kadar, çoğu kadın kaybettiğinden daha fazla kemik kazanır. Daha sonra, bu denge genellikle değişir ve kaybedilen kemik miktarı ile yerine konan kemik miktarı aşağı yukarı eşit olur. Ancak, menopoz sırasında hormonal değişiklikler, yani östrojen (kadınlık hormonu) düzeylerinin azalması kemik kaybını hızlandırır. Bu kemik kaybı ciddi bir düzeye ulaştığında, o kişide osteoporoz gelişir.
Osteoporoz'un yol açabileceği etkiler nelerdir?
Erken evrede osteoporoz, fark edilebilecek nitelikte çok az fiziksel değişikliğe yol açar. Ancak, hastalık ilerledikçe özellikle omurga, el bilekleri ve kalça kemiklerinde basit travmalarla kırıklar oluşabilir. Kemik kaybı kişide ağrılara, boy kısalmasına, hareket kısıtlılığına ya da omurganın eğrilmesine dahi ("kocakarı kamburu" olarak da bilinir) yol açabilir. Bu fiziksel belirtiler kişinin kendine güveninin ve gücünün azalmasına neden olabilir. Aynı zamanda, sağlıklı, aktif bir yaşam sürdürme yeteneği de dahil, kişinin başka birisine bagımlı kalma durumu dahi olabilir. Osteoporozla savaşmak için çeşitli yollar vardır. Bunlardan en önemlisi, osteoporozun erken dönemde saptanması, diğeri de tedavisidir.Kimler RİSK altındadır?
En çok risk altında olanlar menopoz dönemindeki kadınlardır. Menopoz genellikle yaklaşık 50 yaşında başlar, ancak her hangi bir nedenle yumurtalıkları alınmış kadınlarda daha erken yaşta da başlayabilir. Menopoz sonrası dönemdeki kadınlar dışında risk altında olan başka gruplar da bulunmaktadır. Kemik kaybına en çok eğilimi olan kadınlar, ailesinde osteoporoz öyküsü olanlar, beyaz ırktan ve Asyalı kadınlar, ince, küçük kemik yapılı kadınlardır.Osteoporoz riskine katkıda bulunabilecek diğer etkenler:
- Sigara
- Çok fazla alkol tüketimi
- Çok az egzersiz
- Çok az kalsiyum alımı (şimdi ya da çocukluk çağında)
- Küçük bir kaza sonucu geçirilmiş kemik kırığı
- Steroidler (astım ve artrit tedavisinde sık kullanılırlar) ve tiroid hormonu (çok yüksek dozda) gibi belirli ilaçların kullanımı
- Erken menopoz (45 yaşından önce)
Osteoporoz ile ilişkili olan hastalıklar:
- Çölyak hastalığı
- Kronik obstrüktif akciğer hastalığı, astım bronşiale
- Hiperparatiroidi
- Hipertiroidi
- İnflamatuvar barsak hastalığı
- Böbrek taşı hastalığı
- Romatoid artrit hastalığı
- Kanser
Osteoporoz ile ilişkili kemiğe olumsuz etkisi olan ilaçlar:
- Epilepsi ilaçları
- Meme kanseri için kullanılan bazı ilaçlar
- Kortizon
- Proton pompa inhibitörleri
- Selektif seratonin geri alım inhibitörleri
- Tiroid hormon tedavisi
- Lityum
- Metotrexat
- Antiasitler
Değiştirilemeyen risk faktörleri:
- Yaş
- Kadın cinsiyet
- Aile öyküsü
- Daha önceki kırık öyküsü
- Irk, etnik köken
- Menopoz, histerektomi
- Uzun süreli glukokortikoid tedavi
- Romatoid artrit
- Erkekte primer/sekonder hipogonadizm
Değiştirilebilen risk faktörleri:
- Alkol
- Sigara
- Düşük vücut kütle indeksi
- Beslenme sorunları
- Vitamin D yetersizliği
- Yetersiz egzersiz
- Diyet ile düşük kalsiyum alımı
- Sık düşmeler
Osteoporoz Tedavisi
uykuluğun yararları
üzüm hoşafının şifaları
irmik helvasının şifaları
Melekotunun yararları
Tavşankulağının faydaları
Okaliptus Suyu içmek
Mayasılotunun yararı
Melekotunun yararları
Kabakulakotunun faydaları
Kuzukulağının faydaları
öz olarak
kırmızı etin yararı
kompostoyu içmek
yaş pastanın faydaları
dereotunun şifaları
Vebaotu Suyu içmek
Tatulanın yararları
Mayasılotunu içmek
Lavantaçiçeğinin şifası
Kenevir Suyu içmek
Ketentohumu yemek
Kurtayağının şifası
İzlandalikenini yemek
Dalakotu Suyu içmek
Dereotunun şifaları
Devekulağının şifaları
Baldırıkara Suyu içmek
Biberiyenin yararları
Binbirdelikotu yemek
Bitotunun şifaları
özzde
köftenin şifaları
makarnanın şifaları
hoşafın yararları
bademyağının yararı
Ebegümecinin şifası
Fesleğenin faydaları
Nanenin yararları
Sarmısağın şifası
Zencefilin yararı
Yaseminin şifası
Vişnenin şifası
Üvezin faydaları
Sandalağacının şifası
Soyafasulyesi
Söğüdün yararı
Sütleğeni yemek
Raziyaneyi içmek
Rezenenin şifası
Pırasayı yememek
Nohudun faydaları
Melisanın faydaları
Karanfilin faydaları
Karnabaharın faydaları
Keraviyeyi içmek
Kınakınanın şifası
Kızılcığın şifası
Koni Çiçeğini yemek
Funda Suyu içmek
Ebegümecinin şifası
Ergeç Sakalını yemek
Defnenin yararları
Bakla Suyu içmemek
acı yonganın faydası
9 Mart 2020 Pazartesi
Mide yanması ve Tedavisi
Mide yanması, özellikle yetişkinlerde
görülse bile her yaşta rastlanabilecek bir rahatsızlıktır. Bu
hastalıktan muzdarip iseniz ilk olarak mide yanması neden olur sorusuna
cevap verebilmeniz ve midenize dokunacak yiyecek ve içeceklerden uzak
durmanız gerekir. Mide yanmasına iyi gelen yiyecekleri bilmeniz halinde
ise kendiniz evde doğal bir çözüm üretebilirsiniz. Peki mide yanması
neden olur? Sebepleri nelerdir? Mide yanmasına ne iyi gelir?
Mide yanması neden olur? Mide yanması hangi hastalıkların belirtisi
olabilir? Tedavisi var mı? Hamilelikte mide yanmasını önlemek için neler
yapılabilir? Mide yanmasına ne iyi gelir?
Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Kasım Kazbay, mide yanması şikayetleriyle ilgili merak edilenleri anlatıyor…Mide yanması nedir?
Mide asidinin yemek borusuna doğru kaçak yapması sonucu yemek borusundan gırtlağa doğru oluşan yanma, ekşime hissidir. Midenin değil, yemek borusunun ve gırtlağın yanmasıdır bu aslında. Bazı insanlar her gün bazıları da ayda birkaç kez bu sorunu yaşarlar. Toplumun yaklaşık yüzde 30-40’ında mide yanması şikayeti görülür. Yanma şikayeti, yenilen gıdaların türü ve midenin ne kadar dolu olduğu ile bağlantılıdır.
Mide yanması neden olur?
Mide yanmasını artıran gıdalar, genellikle yemek borusu ile midenin birleştiği bölgedeki kasın gevşekliğine yol açan gıdalardır.
Domates, soğan, sarımsak, baharatlı yiyecekler, kızartmalar, bazen nane ve çikolata, mide yanmasına sebep olabilir. Mide yanmasının yan etkileri olarak yemek borusunda yara açılması, bu bölgede bir yara dokusu oluşarak darlığa yol açması, buradaki mukozanın değişerek kansere doğru gitmesi durumlarında da daha ciddi şikayetlere dönüşebiliyor.
Mide yanması nasıl tedavi edilir?
Mide yanması tedavi yöntemlerinden biri ilaç tedavisidir. Ya midedeki asidi nötralize eden ilaçlar (antiasit ve karbonat) ya da midede asit salgısını engelleyen ilaçları kullanıyoruz. Bunları kullanırken hastaların mutlaka doktora danışmaları ve ne kadar süreyle kullanacaklarını belirlemeleri gerekir.
Endoskopik tedavi yöntemleri henüz çok yerleşmedi ama bazı hastalarda faydalı olabiliyor. Gittikçe yaygınlaşan cerrahi yöntemler ise özellikle genç ve şikayetleri ciddi olan hastalarda kullanılıyor. Ameliyat ile yemek borusunun alt ucundaki sfinkterin (kas lifleri halkası) daha daraltılması, midenin bu yemek borusu çevresine sarılarak, oradaki reflünün önüne geçilmesi sağlanıyor.
Mide yanması yaşandığında rahatlamak için ne yapılabilir?
Mide yanmasının anlık ve uzun süreli tedavisinde kullanılan çok sayıda ilaç vardır. Hastalığı nötralize edebilecek süt ya da içinde asit olmayan içecekler, anlık tedaviler için faydalıdır. Ya da antiasit tarzındaki emme pastilleri, etkisini hemen göstererek yardımcı olabilir.
Daha uzun süreli etki için kullanılan ilaçlar, histamin blokerleri ya da proton pompa inhibitörleridir.
Antiasit tarzındaki ilaçların sürekli kullanılmasının ciddi bir sakıncası yoktur. Vücuttaki asit alkolü dengesini bir miktar bozabilir ama bu tarz etkileri sık görülmez. Antiasitlerin etki süresi çok kısadır. Birkaç saat sürebilir. Bu nedenle özellikle yatarken herhangi bir korunma sağlamaz.
Uyku esnasında yerçekiminden dolayı reflü sıkıntısı daha fazla arttığından, bu süre içinde yemek borusu tamamen korunmasız kalır ve bu da yemek borusunda hasara yol açabilir.
Mide yanması yaşamamak için ne yapılabilir?
Reflüyü artıran şikayetler, kanın içindeki basıncın artmasından kaynaklanır. Dar giyinmek ve kilo alınması buna yol açabilir. Kilo vermek, reflü şikayetlerini ciddi olarak azaltır.
Dar giyecekler, dar kemer kullanmaktan sakınmak gerekir.
Baharatlı yiyecekler, özellikle kimyon, çikolata, kızartma, aşırı yağlı yiyecekler, fazla alkol, fazla kafein, naneli yiyecek ve içecekler reflü şiklayetlerini artırabilir.
Mide yanması başka hastalıkların göstergesi olabilir mi?
- Mide yanması, erozif gastrit dediğimiz, mide yüzeyinin aşınması sonucu oluşabilir. Bu, çok fazla aspirin ve romatizma ilacı kullanan kişilerde görülebilir.
- Ülser durumlarında,
- Midedeki kanser durumlarında,
- Midenin poliplerinde, divertiküllerinde (bağırsak duvarının kesecik halinde dışarıya doğru çıkması) ortaya çıkabilir.
- Mide-bağırsak tembelliğinde, safra kesesinden safra yolları vasıtasıyla bağırsağa akan safra geriye kaçabilir. Midede bir safra reflüsü meydana gelebilir. Bu durumda yanma oluşur.
Hamilelik deneminde yaşanan mide yanmasının önüne nasıl geçilir?
Hamileliğin erken döneminde bulantı şikayetleri görülür ve bunun nedeni bilinmiyor. Geç döneminde de mide yanması ya da ekşimesi şikayetleri görülür. Sebebi de bebeğin aşağıdan büyüyerek mide üzerine baskı yapması ve mide içeriğini yukarı doğru itmesi, bunun neticesinde de mide asidinin yemek borusuna doğru geri kaçmasıdır.
Hamilelik sırasında yapılabilecek çok fazla bir şey yoktur. Ama yanma şikayeti çok fazlaysa, ilk aşamada antiasit tarzındaki ilaçları kullanarak mide asidini nötralize etmeye çalışırız. Hamileler, daha küçük porsiyonlarda yemek yemeli ve mide doluyken yatmamalılar.
Mide Yanması Nedir? Nasıl Oluşur? Detaylı Bilgi
Sadece ve büyük bir yemek memnun kaldım televizyonun karşısında zaman olur rahatlatıcı vardır. Sanki yangın var bir yanma hissi oluşturmak için üst karın, göğüs arkasında başlar ve göğüs yapar hissediyorum. Yanma ve ağrı diyaframınızdan boğazını ve tüm şekilde seyahat edebilir ekşi bir tat ve gıda yeniden hissi eşliğinde olabilir ağzınıza girme.Sen ciddi mide ekşimesi sorunum konum.
Adına rağmen, mide kalp ile ilgisi yok. O zaman mide asidi yemek borusu astar temas, tahrişe neden geliyor oluşan sindirim problem var. Çoğu kişi mide ekşimesi bazen, bir yemekten sonra genellikle acı. Nasıl ne zaman durum kronik olarak kabul edilir biliyorsun? Kaynakwh:
Eğer ayda bir kez, o hafif olarak’s ekşimesi. Eğer haftada bir mide ekşimesi, o orta’s. O zaman mide ekşimesi bu kabul günlük şiddetli oluşur’s.
Yetişkinlerin% 20 ekşimesi olacak bir ay en az bir kere. Onlar diyet değişikliği ile, içinde bu rahatsız bölümleri yönetebilir-kaybetmek antasitler ve ağırlık sayacı. Bile olan ılımlı ekşimesi muzdarip çoğu bu ilaçları ile kabartma bulabilirsiniz. Ama yetişkinlerin yüzde beş ile on beş için, onların ekşimesi şiddetlidir. Onlar için, yukarıda ilaçları sadece kısmi veya geçici rahatlama sağlar bahsettiniz.
Mide yanması Nedenleri ne?
Mide yanması mide asit refluxes – yedekler neden olur – özofagus içine. Bu nedenlerle bir dizi oluşabilir:
* Zaman alt özofagus sfinkter (LES), bu mide mide asidi tutar vana, zayıflamış veya rahat ve doğru düzgün iş yapmaz. Bu Gastroözofageal reflü hastalığı (GERD) en yaygın belirtisidir.
Mide yanması için Yönetme
Size mide ekşimesi birkaç öz bakım ilaçları ile kabartma bulabilirsiniz. Bu yapmayı da içerir birkaç yaşam tarzı ve diyet değişiklikleri.
İşte birkaç öneri:
* Küçük yemek üç büyük öğün yerine sık yiyin.
Bu mide asidi aşırı üretim önlemeye yardımcı olacaktır.
Yavaş yiyin *.
Yemek yerken çatalını koymak veya ısırıkları arasında aşağı kaşık size yavaşlatacak yardımcı bir yolu.
* Yatağa tam bir mide ile gitmeyin.
Kalmak kadar en az üç saat yatmadan önce son bir yemek veya büyük çerez yedikten sonra. Bu asit düzeyleri şansı önce vücudunuzun bir konumda nereye ekşimesi daha oluşma olasılığı daha yüksektir azaltmak için verir.
Birkaç santim senin yatağın baş * kaldırın.
Ile baş yüksek, o gece reflü önlemeye yardımcı olacaktır.
Senin mide ekşimesi kaçının * tetikler.
Gıdalar ve mide ekşimesi tetikleyebilir içecek örnekleri kahve (kafeinsiz kahve dahil), alkol vardır, yağlı gıdalar, kafein içeren içecekler ve gıdalar, soğan, nane, çikolata, turunçgiller ve suları, domates.
* Sigarayı bırakın.
Nikotin, bu özofagus ve mide ve asit-özofagus girmesini mide içeriği içeren engeller arasında açılış kontrol kas alt özofagus sfinkter zayıflatabilir.
Gevşek Giyim * dar giysiler.
Sıkı giysi midsection sıkar ve mide içeriğinin yukarı itmek eğilimindedir.
* Kilo verin.
Eğer kilolu iseniz, kilo kaybetme senin belirtileri hafifletmeye yardımcı olabilir.
Sakız çiğnemek *.
Sakız olan dilutes ve mide asidi dışarı basması tükürük, üretimi teşvik kısa vadeli ekşimesi rahatlama sağlayabilir.
* İçme sıcak sıvılar.
Yemekten sonra sulandırmak için ılık su veya bitki çayı bir bardak İçme ve mide asidi dışarı yıkayın.
Hamilelerde Mide Ve Boğaz Yanması
Hamilelerde Mide ve Boğaz Yanmasıhamilelikte mide yanması – hamilelikte boğaz yanması – mide ve boğaz yanması için öneriler
Gebelerde mide yanması hormonlar ve karın içinde büyüyen rahim nedeniyle, asit mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasına bağlı tahriştir. Erken gebelikte daha çok aşerme ve bulantı-kusmaya bağlı oluşan bu yakınma, boğazda yanma,gebelik ilerledikçe kabızlık, hazımsızlık ve gaz gibi sorunlarla birlikte giderek artan şidette görülür.
Öneriler
· Sık ve küçük öğünler halinde yiyin
· Mide yanmanızı arttıran hareketler ve pozisyonlardan kaçının (ani öne eğilmeler, yemekten hemen sonra yatmak, uzanmak vb.)
· Özellikle yemekten hemen sonra uzanmak yerine arkanızı küçük bir minderle destekleyerek oturun
· Mide yanmanız,davranış ve diyet değişikliklerine rağmen düzelmez ve ya artarsa hekiminize danışarak antiasit alın.
· Yağlı ve baharatlı gıdalardan, kızartmalardan, fazla miktarda çay, kahve ve çikolatadan uzak durun.
· Yemekten sonra hafif yürüyüşler sorununuza iyi gelebilir
Hamilelerde görünen bir diğer şikayet ise boğaz yanmasıdır.
Bu Boğaz yanmasını önlemek için yukarıdaki önerileri dikkate almanızda fayda var ayrıca doktorunuza şikayetinizi belirtirseniz size boğaz yanmasını önlemek için şurup verebilir.
Mide yanması Tedavisi
çilek reçelinin yararı
bademyağının yararları
Zencefilin yararları
Yabani gülün şifaları
Yabanyaseminini içmek
Uyuzotu yemek
Şakayık Suyu içmek
Söğüdün yararları
Sütleğenin faydaları
Raziyanenin yararı
Misvak Suyu içmek
Kanaryaotunu içmek
Karamuk Suyu içmek
Katrancı Suyu içmek
Keraviyenin yararı
Koni Çiçeğinin faydaları
Koruk Suyu içmek
Hasırotunu yemek
Ergeç Sakalının faydaları
Domates Suyu içmek
Civanperçemini yemek
Bezelye Suyu içmek
Böğürtlenin şifası
Börülce Suyu içmek
öz olarak
midyenin yararı
menemenin yararı
kestane kebabı yemek
pekmezin şifası
cevizin faydaları
Tarçının faydaları
Yerelması yemek
Sarı Ballıbabayı içmek
Sarıodun şifası
Sıracaotu yemek
Ravendin faydaları
Pamuğun yararı
Patlıcanın şifası
Pazının faydaları
Pırasanın faydası
Marulun şifası
Laden Suyu içmek
Kakulenin faydası
Kınaağacının yararı
Kirazın şifaları
Havlıcanın yararı
Gezağacının yararı
Fasulyeyi içmek
acı yongayı yemek
aspirin şifaları
İdrar zorluğu ve tedavisi
İdrar zorluğu,
enfeksiyonun idrar yollarına kadar inmesidir. İdrar zorluğu olan
insanlar, devamlı idrara çıkmak isteği duyarlar ve tuvalete gittikleri
zaman azar azar fakat çok sıklıkla idrarını yaparlar. İdrar zorluğu
genelde iltihaplı durumlarda ortaya çıkar. Genelde bayanlarda sürekli
görülmektedir. Çoğu zamanda fazla ağrılı sancılı durumlar ortaya çıkar.
İltihaplanma durumunda bol su tüketmemiz gerekmektedir. Bol su ile kimi
zaman kendiliğinden geçer, kimi zaman da doktorun yazdığı ilaçlar
sayesinde geçmektedir. Çocuklarda da kimi zaman rastlanır. Kolay bir
idrar tahlili sonucunda tanısı konulabilir. İdrar zorluğuna neden olan
etkenlerin en başında bakteriler gelmektedir. Genelde vücut tarafından
bu bakteriler hemen atılır. Fakat kimi zamanda vücut kendini savunamaz
ve iltihaplanma meydana gelir. İdrar vücudumuzun oluşmasıyla vücuttan
dışarı atılmasını sağlayan üst ve alt solunum yolu diye ikiye ayrılır.
İdrar yolunda oluşan iltihaba neden olan mikrop bilindiği gibi insanın
dışkısında var olan e.coli mikrobudur. Mikrop farklı yerlere etki
gösterdikçe bu enfeksiyonun adı değişmektedir.
İdrar zorluğu,
üst ve alt solunum yollarına bağlı olarak iki çeşide ayrılmaktadır. Alt
idrar yolu mikropların dan kaynaklanan idrar yolu iltihabı idrara
sıkışması hastanın sadece idrarını yaptığında yanma şikayeti durumunda
yani yanma oluyorsa bu genel olarak üretraya ait bir enfeksiyondan ve
mikroptan kaynaklanır. Bel soğukluğu da bunlar arasındaki en önemli
etkendir. Bunun dışında cinsel yolla bulaşan mikroplar da buna sebep
olan etkenlerdir. Sonda kullanımı, cerrahi, vajinal kremler,
kayganlaştırıcı jel kullanılması idrar zorluğunu arttıran etkenler
olabilir. İdrar zoru, tedaviye geç kalındığı müddetçe alt solunumdan üst
solunuma doğru dağılmaya başlayabilir. Bu enfeksiyon böbreklere kadar
ulaştığında bu böbreklere sancı da yapmaktadır. Bu tür hastalıklar
'pyelonefrit' olarak da bilinmektedir. Bu tür hastalıklara acil şekilde
müdahale edilmesi gerekmektedir.
İdrar zorluğu nedenleri:
- Vajinal mikroplar idrar zorluğunun nedenlerindendir
- Menopoza girildiği durumda hormonların yer değiştirmesi
- Yaş ilerledikçe bu tür problemlere rastlanır
- Fazla kilo problemleri, obezite hastalıkları idrar zorluğuna neden olabilir
- Kalıtımsal hastalıklar da idrar zorluğu problemleri yaşanabilir
- Erkekler de görülen prostat büyümesi ve sinirsel hastalıklar idrar zorluğuna neden olabilir
- Kabızlık durumu idrar zorluğuna neden olabilir
- İdrardaki mikroptan dolayı idrar zorluğu yaşanabilir
- İdrar tümörleri ve idrar taşları idrar zorluğuna neden olabilir
- Zor olan doğumlar, idrar zorluğuna neden olabilir
- Şua tedavisi, idrar zorluğuna neden olabilir
- Fazla alkol kullanımı, idrar zorluğuna neden olabilir
- Cinsel birleşmeden kaynaklı mikroplar nedeni ile ilgili idrar zoru olabilir
- Prostat kanseri ameliyatlarında idrar zoru olunabilir
- Şeker hastalığının ortaya çıkmasıyla idrar zorluğu yaşanabilir.
kurufasulyenin şifası
çözülebilir kahveyi içmek
ezogelin çorbasının şifası
Şeytanteresinin faydası
Mayasılotunun şifaları
Karanfilkökünün faydaları
Kırlangıçotunun yararı
Koyunotunun yararı
İtüzümü Suyu içmek
Hasırotunun yararları
Civanperçeminin yararları
öz olarak
rafadan yumurta yemek
kırmızı etin şifaları
kestane kebabın yararları
peynirli börek yemek
Yakıotunun yararı
Sinirliyaprakotu
Miskçiçeği Suyu içmek
Kasıkotunun faydası
Kasıkotunu yememek
Katırtırnağını yemek
Kırlangıçotunu içmek
Koyunotunu içmek
Kurtbağrının faydaları
Helvacıkabağı Suyu içmek
Hercaimenekşenin şifası
Güvercinkökü yemek
Güveyfenerini yemek
Filiskin Suyu içmek
özde
karnı yarığı yemek
bozanın yararları
palamudun faydaları
beyaz etin faydaları
fındık içinin şifası
GÜL YAPRAĞI faydası
MELEKOTU şifaları
PAPATYA ÇAYI şifası
ZENCEFİL yararları
zambak Suyu içmek
Yakıotunu içmek
Vebaotunu yemek
Üzümün faydası
Üzümü yememek
Tarhunun faydası
Tarhunu yememek
Sarısabırın faydası
Sarısabırı yememek
Sarmaşığın yararı
Söğüdün şifaları
Pancar Suyu içmek
Papatyanın faydası
Latinçiçeğini yemek
Kaşu Suyu içmek
Kayısının yararı
Kazayağının şifası
Kediayağının yararı
Kenevirin yararı
Kudretnarı yemek
Itırın yararları
Hatmi Suyu içmek
Filiskinin faydası
Ebücehil karpuzu
Dalakotunu yemek
Demirhindini yemek
Civanperçemi yemek
Ballıbabanın yararları
acı yonganın yararı
8 Mart 2020 Pazar
İdrar tutamamak ve Şifası
Kadınlarda İdrar Tutamama
Kadınlarda idrar tutamama: Kadınların
bir çoğunda idrarını tutamama problemi vardır. İdrarını tutamama
problemi hemen hemen 10 kadından birinde vardır. Kadınlarda idrar
tutamamanın belirtileri ani harekette, yürürken, egzersiz yaparken,
öksürük, hapşırma, sıkıştığında istem dışı idrarlarını tutamaz
kaçırırlar. İdrar tutamamanın iki nedeni vardır. En sık görüleni pevlik
taban kaslarının zayıflaması diğeri ise mesane boşalmasını sağlayan
kasların zayıflayıp, yetersizliğidir. Kadınlar idrar kaçırmayı bir
problem olarak görmezler ve bu şikayetlerini doktora söylemeye utanır bu
durumda hastalığın ilerlemesine neden olurlar. Hastalık ilerlediğinde
herhangi bir neden olmadan da idrarlarını tutamaz ve kaçırırlar. Bazı
kadınlar idrar tutamamanın yaşlılık hastalığı olarak düşünseler de bunun
böyle olmadığını bilmeleri gerekir. İdrar kaçırmanın tedavisi vardır.
Bazen ilaç, fizik tedavi ve cerrahi müdahale ile şikayetleri daha aza
indirilir.
İdrar Tutamamanın Nedenleri: İdrar
yolları enfeksiyonları, sarkma fistül, idrar yolundan vajinaya açıklık
olması ve idrarın vajinaya akması, doğun, alt karın bölgesinde yapılan
ameliyatlar, alt karın bölgesin de iyileşmeyen kanser ve idrar yolundaki
tümörler fistül olmasına neden olur. Bu durum dada kadınlarda
idrarlarını tutamazlar. Karın kaslarının zayıflaması, gebelik, zor doğum
ve yaşın ilerlemesinde kasların zayıflamasından idrar torbasında sarkma
olur ve idrarı tutamamaya neden olur. Erken tespit ve tedavi idrar
kaçırma problemini tamamen ortadan kaldırabilir.
Kadınlarda İdrar Tutamama Tedavisi: İdrar
tutamamanın tedavisinde ilk başta ilaç tedavisi uygulanır. Yanı sırada
fizik tedavi uygulanır. Alt sarın kasları ve idrar torbasındaki kasların
kuvvetlenmesi için fizik tedavi uygulanır. Bunlardan sonuç alınmadığı
taktirde cerrahi müdahale yapılır.
Fizik Tedavi: Kegel
egzersizi denilen bir takım egzersizler alt karın kaslarını ve idrar
torbası kaslarını güçlendirir. Bacağınızın arasın yastık koyarak sıkıp
10 saniye saymak ve bu hareketi en az 15-20 kez tekrarlayıp ve bu
hareketi gün içinde 10-20 kere tekrarlamalısınız Bu hareketi yaparken
kalca, bacak ve karın kaslarını da sıkmaya dikkat edin deneyin 5-12
haftada çok faydasının olduğunu göreceksiniz.
İlaç Tedavisi: Kas
spazmlarına faydası olan ilaçların idrar kaçırmaya faydası olacaktır.
Bazı ilaçlar üretra kaslarını güçlendirmeye yardımcı olur. Bazı
ilaçlarda çok aktif olan idrar torbasını gevşeterek yardımcı olabilir.
Hasta için hangi ilacın iyi geleceğini doktorunuz karar verecektir.
Hastanın idrar yolu enfeksiyonu var ise antibiyotik tedavisi uygulanır.
Hastanın enfeksiyonu geçince idrar kaçırma da geçebilir.
İdrar Tutamama Ameliyat:
İdrar tutamamayı ameliyat en son çaredir. Doktorunuz sizin için
ameliyatın uygun olup olmadığına karar vermek için bir çok faktörü
gözden geçirir. Hastanın yaşı, herhangi bir hastalığı, radyasyon
tedavisi alıp almadığı, genel sağlık durumu ve hastanın yaşam şekli göz
önünde bulundurularak ameliyata alınır. Bazı ameliyatlarda sarkan idrar
torbası kaldırılır. Bazı idrar kaçırma tiplerin dede üretra etrafına
madde enjeksiyon yapılır. Yalnız bu işlem her yıl tekrarlanmalıdır.
İdrar tutamamak tedavisi
karnı yarık Suyu içmek
çoban salatası Suyu içmek
otlu peynirin şifası
Antep Fıstığının yararı
PAPATYA ÇAYI Suyu içmek
Yabani enginarın yararları
Yabanmersininin faydaları
Yerelmasının yararları
Yüksükotunu içmek
Unutmabeni Çiçeğini yemek
Sığırkuyruğu yemek
Sütotu Suyu içmek
Peygamberçiçeğinin faydaları
Oltuotunun yararı
Meyankökünün faydaları
Kayakoruğunun şifası
Keçi sedefotunun yararı
Kuşekmeğinin yararları
Hiyarşembenin yararları
Böğürtlen Suyu içmek
ayrıkotunun faydaları
çoban salatası Suyu içmek
otlu peynirin şifası
Antep Fıstığının yararı
PAPATYA ÇAYI Suyu içmek
Yabani enginarın yararları
Yabanmersininin faydaları
Yerelmasının yararları
Yüksükotunu içmek
Unutmabeni Çiçeğini yemek
Sığırkuyruğu yemek
Sütotu Suyu içmek
Peygamberçiçeğinin faydaları
Oltuotunun yararı
Meyankökünün faydaları
Kayakoruğunun şifası
Keçi sedefotunun yararı
Kuşekmeğinin yararları
Hiyarşembenin yararları
Böğürtlen Suyu içmek
ayrıkotunun faydaları
öz olarak
yoğurtun şifası
tavuk Suyu içmek
kokorecin yararları
istavridin faydaları
lolipopun yararı
ayva reçelinin şifası
mercimek çorbası yemek
pekmez Suyu içmek
KUŞBURNU şifaları
Yabani gülün faydaları
Yosunun şifaları
Tütünün yararı
Şahtere Suyu içmek
Oltuotunu içmek
Mersinin yararları
Miskotunu yemek
Kafurunun şifaları
Karpuzun şifaları
Keçi sedefotunu içmek
Kudretnarını yemek
İnciçiçeği Suyu içmek
Isırgan Suyu içmek
Hünnap Suyu içmek
Ekşi Yoncanın şifası
Denizsaçının şifaları
Dulaptalotu yemek
Centiyanenin yararı
Böğürtlenin faydası
en öz olarak
tavuk Suyu içmek
kokorecin yararları
istavridin faydaları
lolipopun yararı
ayva reçelinin şifası
mercimek çorbası yemek
pekmez Suyu içmek
KUŞBURNU şifaları
Yabani gülün faydaları
Yosunun şifaları
Tütünün yararı
Şahtere Suyu içmek
Oltuotunu içmek
Mersinin yararları
Miskotunu yemek
Kafurunun şifaları
Karpuzun şifaları
Keçi sedefotunu içmek
Kudretnarını yemek
İnciçiçeği Suyu içmek
Isırgan Suyu içmek
Hünnap Suyu içmek
Ekşi Yoncanın şifası
Denizsaçının şifaları
Dulaptalotu yemek
Centiyanenin yararı
Böğürtlenin faydası
en öz olarak
Limonatayı içmek
yoğurt yemek
sütlacın şifası
patates salatası
lolipobu yemek
neskafenin şifası
helvanın şifaları
pekmezin faydası
Leblebinin şifaları
DEREOTU faydaları
Fıstığın yararı
Yoncanın yararı
Yulafın şifaları
Vişneyi yemek
Tütünü içmek
Salebin yararları
Sarıodun faydası
Sütleğen yemek
Rezeneyi yemek
Patlıcanın faydası
Portakalı yemek
Marulun faydası
Muzun yararı
Kahvenin şifaları
Kınakınayı yemek
Kirazın faydaları
Kuşekmeği yemek
Isırganın şifası
Hiyarşembe yemek
Hindibanın şifaları
Ginsengin şifası
Gül Ağacının şifası
Bergamodun şifası
Biber Suyu içmek
aspirin faydaları
yoğurt yemek
sütlacın şifası
patates salatası
lolipobu yemek
neskafenin şifası
helvanın şifaları
pekmezin faydası
Leblebinin şifaları
DEREOTU faydaları
Fıstığın yararı
Yoncanın yararı
Yulafın şifaları
Vişneyi yemek
Tütünü içmek
Salebin yararları
Sarıodun faydası
Sütleğen yemek
Rezeneyi yemek
Patlıcanın faydası
Portakalı yemek
Marulun faydası
Muzun yararı
Kahvenin şifaları
Kınakınayı yemek
Kirazın faydaları
Kuşekmeği yemek
Isırganın şifası
Hiyarşembe yemek
Hindibanın şifaları
Ginsengin şifası
Gül Ağacının şifası
Bergamodun şifası
Biber Suyu içmek
aspirin faydaları
7 Mart 2020 Cumartesi
İştahsızlık ve Tedavisi
İştahsızlık,
Hayatımızı sağlıklı bir şekilde sürdürebilmemiz için günlük belli bir
şekilde ve ölçülerde besin tüketmemiz gerekir. Öğün miktar ve süresinde
meydana gelen, çeşitli nedenlere bağlı azalmalar iştahsızlık olarak kabul edilir. İştahsızlık
çoğunlukla psikolojiktir. Fakat sindirim sistemi hastalıkları ortaya
çıktığında da iştahsızlık görülür. Ayrıca çocuklarda görülen
iştahsızlıkta ayrı bir katagoride değerlendirilmesi gerekir. Günümüzde
aşırı beslenmek kadar olmasa da iştahsızlık da bir sorundur.
Açlık,
tokluk, acı, zevk, ilgi, aşk gibi duyguların beyin içinde kontrol
edildiği bölge hipotalamus bölgesidir. Mide besinler ile tamamen dolmaz,
yukarısında bir miktar hava kalır, bu hava besinlerin aşağıdan basıncı
ile mide üst bölgesinde bulunan sensörlere basınç yapar, bu basınç
hipotalamusa gönderilir. Burada değerlendirme yapılarak doymuşluğa veya
açlığa karar verilir. Belli bazı besinlerin tüketilmeme isteğine
sitofobi denir. Bu durumun iştahsızlıktan ayrılması gerekir.
İştahsızlığın nedenleri
Psikolojik nedenler
- Kaygı (anksiyete), hayal kırıklığı, üzüntü gibi durumlar karşısında çoğunlukla iştahsızlık ortaya çıkar. Bu durum bazende insanlarda aşırı tüketim isteğini artırır.
- Acı ve travma, doğal afet, iş hayatındaki olumsuz gelişmeler, ani kayıplar iştahsızlığa neden olur.
- Bunalım, günümüzde bir çok insan bunalım içindedir, fakat bunun farkında bile değildir. Karar alırken mantıksız davranışlara yol açan bu durum iştahsızlığa da neden olur.
- Yapılan araştırmalar mevsimsel değişimlerin de iştah üzerinde etkisi olduğunu göstermiştir. Buna göre bahar aylarında iştahın arttığı, sonbahar aylarında iştahsızlık olduğu gözlemlenmiştir.
İştahsızlığın fiziksel nedenleri
- Mide sorunları; Mide bulantısı, gastrit, ülser ve diğer mide hastalıkları iştahsızlığa neden olur.
- Bağırsaklarda meydana gelen yaralar, emilim bozuklukları, kabızlık, ishal iştahsızlığın ortaya çıkmasını sağlar.
- Yemek borusunda meydana gelen reflü ve gastrit yaraların yemek yeme isteğinin azalmasına neden olur.
- Ağız içinde çıkan aft vb yaraların oluşması acı, ekşi, sıcak besinlerin tüketilmesini engelleyerek iştahsızlığın oluşmasını sağlar.
- Beyinde açlık hormonunun salgılanmaması iştahsızlık oluşturur.
İştahsızlığa iyi gelen besinler
Öncelikle
sindirim sistemi sorunu olun kişiler hastalığnı tedavisi için
gastroloji uzmanına görünmesi gerekir. Sindirim sistemi sorunu olmayan
kişiler ise; özellikle soğan ve sarımsak ağırlıklı besinler
tükettiklerinde iştahları artacaktır. Bununla birlikte ada çayı yaprağın
yemeklerde kullanılması, anason tohumu yenilmesi, biber ve enginar gibi
besinler, ceviz yaprağı çayı, sarı kantaton otu, karabiber, kereviz,
maydanoz, kavun, karpuz, yaban mersini, komposto çeşitleri iştahsızlığa
iyi gelen besinlerdir. Bunlarla birlikte lavanta yağı iştah açacıdır. Bu
uygulama için bir küp şeker üzerine üç dört damla lavanta yağı damlatın
ve yiyin bu durumda iştahınızın açıldığını göreceksiniz.
İştahsızlık Tedavisi
kurufasulyeyi içmek
çilek reçelinin yararları
kelle paça çorbasının faydası
üzüm pekmezini içmek
Sütotunun yararı
Raziyanenin yararları
Miskotunun şifaları
Kasıkotu Suyu içmek
Keraviyenin yararları
Kırlangıçotunu yemek
Koyunotunu yemek
Kudretnarının şifaları
Hasırotunun faydaları
Civanperçeminin faydaları
öz olarak
çilek reçelinin yararları
kelle paça çorbasının faydası
üzüm pekmezini içmek
Sütotunun yararı
Raziyanenin yararları
Miskotunun şifaları
Kasıkotu Suyu içmek
Keraviyenin yararları
Kırlangıçotunu yemek
Koyunotunu yemek
Kudretnarının şifaları
Hasırotunun faydaları
Civanperçeminin faydaları
öz olarak
midyenin yararları
menemenin yararları
kestane kebabın faydaları
Antep Fıstığı yemek
GLİSERİN yararları
ISIRGAN OTU faydası
Yabanyasemini yemek
Yakıotunu yemek
Turunçun faydası
Sarı Ballıbabanın yararı
Sütotunu içmek
Pamuğun yararları
Portakalın şifaları
Maydanozun şifası
Mısır Suyu içmek
Miskçiçeğinin şifası
Karanfilağacının faydası
Kedinanesinin faydası
Kınaağacının yararları
Havacıva Suyu içmek
Havlıcanın yararları
Hercaimenekşeyi içmek
Gezağacının yararları
Gülhatminin faydası
Fasulyenin yararı
Ekmek ağacı Suyu içmek
Dişbudak ağacının şifası
ayı üzümü yemek
özzde
menemenin yararları
kestane kebabın faydaları
Antep Fıstığı yemek
GLİSERİN yararları
ISIRGAN OTU faydası
Yabanyasemini yemek
Yakıotunu yemek
Turunçun faydası
Sarı Ballıbabanın yararı
Sütotunu içmek
Pamuğun yararları
Portakalın şifaları
Maydanozun şifası
Mısır Suyu içmek
Miskçiçeğinin şifası
Karanfilağacının faydası
Kedinanesinin faydası
Kınaağacının yararları
Havacıva Suyu içmek
Havlıcanın yararları
Hercaimenekşeyi içmek
Gezağacının yararları
Gülhatminin faydası
Fasulyenin yararı
Ekmek ağacı Suyu içmek
Dişbudak ağacının şifası
ayı üzümü yemek
özzde
bozanın faydaları
salatanın şifası
karidesin faydası
çilek reçeli yemek
BAKLA Suyu içmek
ÇAY Suyu içmek
KEREVİZ yemek
MAYDANOZ yemek
ZENCEFİL faydaları
Sarmaşığı yemek
Raziyane yemek
Pırasayı yemek
Maydanoz yemek
Mazının yararı
Mısırın şifası
Kakuleyi yemek
Karabiberin şifası
Kasnının faydası
Kediayağını yemek
Keneviri yemek
Keraviye yemek
Kereviz yemek
Ketentohumu
İncirin şifaları
Ispanağın şifası
Itırın faydaları
Hatminin şifası
Eğirotu yemek
Enginarın faydası
Bakla Suyu içmek
Ballıbabanın faydaları
Binbirdelikotu
ayvanın yararı
salatanın şifası
karidesin faydası
çilek reçeli yemek
BAKLA Suyu içmek
ÇAY Suyu içmek
KEREVİZ yemek
MAYDANOZ yemek
ZENCEFİL faydaları
Sarmaşığı yemek
Raziyane yemek
Pırasayı yemek
Maydanoz yemek
Mazının yararı
Mısırın şifası
Kakuleyi yemek
Karabiberin şifası
Kasnının faydası
Kediayağını yemek
Keneviri yemek
Keraviye yemek
Kereviz yemek
Ketentohumu
İncirin şifaları
Ispanağın şifası
Itırın faydaları
Hatminin şifası
Eğirotu yemek
Enginarın faydası
Bakla Suyu içmek
Ballıbabanın faydaları
Binbirdelikotu
ayvanın yararı
3 Mart 2020 Salı
Diş Çürüğü ve tedavisi
Diş çürüğü yemek sonrası ağızda kalan artıkların
ağızdaki bakteriler tarafından fermantasyona uğratılması sonucu oluşan
asitlerin dişte meydana getirdiği harabiyettir.
en diş yüzeylerindeki leke ve hafif lezyon ile çürükler bu yöntemle tedavi edilmekte hem diş yapısı düzelmekte hem de diş sağlığı korunmaktadır.
Diş Çürüğü tedavisi
kabak tatlısının şifası
yumurtanın şifası
Antep Fıstığını yemek
zakkumun yararları
Yabani enginarın faydaları
Yerelmasının faydaları
Sarmaşık Suyu içmek
Sıracaotunun şifası
Oltuotunu yemek
Kayınağacının yararları
Keçi sedefotunu yemek
Kırmızıbiberin şifası
Kuşekmeğinin faydaları
Kuşkonmazın şifası
Ihlamurun yararları
Hiyarşembenin faydaları
Ergeç Sakalı Suyu içmek
lahmacunun yararı
eriştenin faydası
kolanın yararları
kokorecin faydaları
hamsi Suyu içmek
istavrit yemek
kırmızı et yemek
tostun yararı
Tahinin yararları
Yabani enginar yemek
Taflanın yararları
Şahterenin şifası
Süsenin şifaları
Ratanyanın faydası
Pazı Suyu içmek
Mandalinanın yararı
Mersinin faydaları
Kaşunun şifaları
Katrancının şifası
Kişnişin yararı
Kusonun faydası
İnciçiçeğinin şifası
Ekşi Elmanın faydası
Ekşi Yoncayı içmek
Bamyanın yararları
Besbase Suyu içmek
Bezelyenin faydası
Börülcenin faydası
Devamını Oku »
Diş Çürüğü Nasıl Oluşur?
Yemek artıklarının ağızdaki bakteriler ve tükürük mukozasının etkileşimiyle beraber uğradı biyokimyasal tepkimeler diş minesinin üzerinde bir tabaka oluşumuna neden olur. Burada yoğunlaşan ve artıklarla beslenen bakteriler gün be gün aktivitelerini artırarak devam ederler. Düzenli diş fırçalamak diş çürüğü oluşumunun önüne geçmenin tek çözümüdür. Başlangıçta sarımtırak ve açık renkte olan bu harabiyet zamanla koyulaşarak diş minesinin dışından içine doğru nüfuz etmeye başlar. Zamanla dişte artan ağrı şişlik ve iltihap meydana gelir ve bu diş eti rahatsızlıklarına ve diş kaybına kadar ilerleme gösterir. Erken yapılan diş hekimi kontrol ve muayeneleri bu rahatsızlıkların önüne geçmeyi sağlar.Diş Çürüğü Nasıl Engellenir?
Diş çürüklerine yediğimiz yiyecekler neden olsa da ağız ve diş sağlığını en çok olumsuz etkileyen basit karbonhidrat içeriği yüksek olan şekerler, meyveler ve gazlı ve asitli içeceklerdir. Şeker içeriği fazla olan bu gıdalar karbonhidratların sindiriminin ağızda başlaması nedeniyle bakterilere ihtiyaç duydukları besin ve enerjiyi hızlı ve fazla bir şekilde ulaştırmaktadır. Tüm bunları engellemek için ne yapmalı ? ilk olarak aklınızdan çıkarmamanız gereken şey günde en az üç kere dişinizi kesinlikle fırçalamalısınız. Aynı zamanda dişlerin arasına giren ve derinlerine kadar rahatsız eden diş eti şişkinliklerine oluşan küçük partiküllü ama kolay yayılan yemek artıklarını kolayca çıkarmak için diş ipi kullanmalısınız. Ağız içinin streilizasyonunu sağlamak için florürlü ve bakterilerin çalışma ortamını inhibe eden bir gargara kullanmayı da ihmal etmemelisiniz. Diş fırçalama ve ağız temizliği yapma imkanınızın bulunmadığı zamanlarda ise ağzınızı yemeklerden sonra bol su ile çalkalamak ve naneli ve şekersiz bir sakız çiğnemek suretiyle diş dibindeki artıklardan kurtulmak sizin için yarar sağlayabilir. Düzenli olarak uzman kontrolü ise diş çürüklerinden her zaman korunmanızı sağlar.Diş Çürüğü Tedavisi Nasıl Yapılır? Diş Çürüğü İlacı İşe Yarar mı?
Diş çürümesi henüz başlangıç seviyesindeyse yani diş minesinin dıştan birinci veya ikinci katmanında ise artık gelişen teknoloji ve farmakoloji sayesinde dolgudan daha çok tedavi mümkün. Nasıl mı? Eğer çürük kontrol altında tutulabilir seviyedeyse dişin çürük olan kısmı asitli bir temizleyici ile derinlemesine temizleniyor. Daha sonra diş minesine uygun bir jel ile kaplanarak dişin eski yapısına kavuşması sağlanıyor. Bu yöntemde dikkat edilmesi gereken nokta çürüğün seviyesine uygun bir temizleyici kullanmak ve tedavi sonrasında jel yapının aşınmasını engelleyecek şekilde beslenmek. Ama eğer çürümüş olan yapı diş minesinin iç kısımlarına kadar ulaşmış ise bu durumda dolgu veya kanal tedavisi kaçınılmaz hale gelmektedir. Çünkü sinir uçlarına ulaşan bu çürük diş etlerine ağız içine ve çene kaslarına kadar ağrı verebilir ve daha da ilerleme gösterebilir. Özellike diş teli tedavisi gören bireylerde görülen diş yüzeylerindeki leke ve hafif lezyon ile çürükler bu yöntemle tedavi edilmekte hem diş yapısı düzelmekte hem de diş sağlığı korunmaktadır.
Küçük Yaşta Diş Çürümesi Nasıl Geçer?
Çocukluk döneminde meydana gelen çürükler ise diş hekiminin görüşüne göre çekilebilir ya da eğer geç kalınmış ise yine dolgu yöntemi ile yerine koyulmaktadır. Kısacası düzenli diş kontrolü ve erken tedavi çürüklerden korunmanızı ve hatta oluşan çürüklerin iyileşmesini sağlarken geç kaldığınız zaman diş kaybına kadar ilerleyen sonuçlar meydana gelmektedir. Dişlerinizi kaybetmeden ve diş çürüklerinin sebep olduğu rahatsızlıklara yakalanmadan önlem almak her zaman faydalıdır zira diş çürükleri kalp hastalıklarından, deri döküntülerine ve iyileşmeyen yaralara kadar geniş bir yelpazede hastalıklara neden olmaktadır.Diş Çürüğü tedavisi
kabak tatlısının şifası
yumurtanın şifası
Antep Fıstığını yemek
zakkumun yararları
Yabani enginarın faydaları
Yerelmasının faydaları
Sarmaşık Suyu içmek
Sıracaotunun şifası
Oltuotunu yemek
Kayınağacının yararları
Keçi sedefotunu yemek
Kırmızıbiberin şifası
Kuşekmeğinin faydaları
Kuşkonmazın şifası
Ihlamurun yararları
Hiyarşembenin faydaları
Ergeç Sakalı Suyu içmek
lahmacunun yararı
eriştenin faydası
kolanın yararları
kokorecin faydaları
hamsi Suyu içmek
istavrit yemek
kırmızı et yemek
tostun yararı
Tahinin yararları
Yabani enginar yemek
Taflanın yararları
Şahterenin şifası
Süsenin şifaları
Ratanyanın faydası
Pazı Suyu içmek
Mandalinanın yararı
Mersinin faydaları
Kaşunun şifaları
Katrancının şifası
Kişnişin yararı
Kusonun faydası
İnciçiçeğinin şifası
Ekşi Elmanın faydası
Ekşi Yoncayı içmek
Bamyanın yararları
Besbase Suyu içmek
Bezelyenin faydası
Börülcenin faydası
2 Mart 2020 Pazartesi
Bayanlarda Kısırlık belirtileri teşhisi ve tedavisi
1.Yumurtalama Bozuklukları
Yumurtlama bozuklukları kadında en sık görülen kısırlık nedeni olup, yumurtlama bozukluğu dendiğinde, yumurtlamanın hiç olmaması veya düzensiz ve seyrek olması anlaşılır. Adetlerin seyrek veya hiç görülmemesi çoğu zaman bir yumurtlama bozukluğunu gösterir, ancak adetlerin tamamen düzenli olduğu durumlarda da yumurtlama bozukluklarına rastlanabilir. Yumurtlama bozuklukları başlıca üç grupta toplanabilir.
-Yumurtalıklardaki yumurta üretimini uyaran hormonların doğuştan eksikliğine bağlı olarak beyin sapından salgılanamaması
-Beyin sapından süt hormonu prolaktinin normalden fazla salgılanması,
-Polikistik over sendromu.
2.Tüplerin Hasarlı Veya Tıkalı Olması
Tüplerin kısmen veya tamamen tıkalı olması sperm ile yumurtanın buluşmasını engelleyerek döllenme ve gebeliği olanaksız kılar. Tüplerdeki bu hasar, geçirilmiş enfeksiyon, endometriozis veya geçirilmiş bir ameliyat sonrası kalan karın içi yapışıklıkları gibi birçok nedene bağlı olabilir. Gelişmiş ülkelerde cinsel yollardan bulaşan enfeksiyonlar tüplerdeki hasarın en önemli nedeni. Ãœlkemizde çocukluk çağında alınan verem mikrobu da tüplerde geri dönülmez hasar oluşturabilir.
3.Endometriozis
Endometriozis rahim içini döşeyen dokunun (Endometrium) rahim dışında gelişmesi olarak ifade edilir. Endometriozis tıpkı rahim içini döşeyen doku gibi hormonlara duyarlı olup adet sırasında kanar. Karnın içinde oluşan bu mikro kanamalar zamanla iltihap bezleri yangısal durum oluşturup ve yapışıklıklara sebep olur.
Endometriozis yumurtalıklarda yerleştiği zaman kist oluşumuna neden olur. Bu kistlere endometrioma adı verilir. Endometriozisi olan kadınların yaklaşık %50'sinin çocuk sahibi olabilmeleri için tedavi olmaları gerekir. Yine kısırlık nedeni ile başvuran kadınların yaklaşık %25' inde endometriozis saptanır.
4. Rahim Ağzına Ait Problemler
Rahim ağzındaki yapısal, enfeksiyona ait veya bu bölgedeki salgıyla (Mukus) ait bozukluklar kısırlık sebebi olabilir. Rahim ağzında salgılanan mukus spermlerin genital yoldan taşınmasını kolaylaştırır. Östrojen ve progesteron hormonları etkisi altında mukusun siklus sırasında miktarı ve niteliği değişir. Polip gibi iyi huylu tümörler veya bu bölgeye uygulanmış olan cerrahi girişimler kısırlık sebebi olabilir.
5.Alerjik Nedenler
Alerjik nedenler kısırlık nedeni olabilmekle birlikte teşhisleri ve tedavileri zordur. Alerjik durumların tedavi etkinliği belli olmadığı ve tedavi edilen veya edilemeyenlerdeki gebelik oranları çok farklı olduğundan rutin olarak ölçülmelerinin gerekliliği tartışılıyor.
Nedeni Açıklanamayan Kısırlık
Günümüzde tıbbın olanakları ile ortaya konulamayan kısırlık durumlarında nedeni açıklanamamış kısırlık (idiopatik infertilite) söz konusu olur. Testler ile ortaya çıkarılamayan sperm enfeksiyon bozuklukları, yumurtanın çatlaması ve tüpler içindeki hareketinde bazı bozuklukların varlığı öne sürülen varsayımlar arasındadır.
Nedeni açıklanamamış kısırlık olgularında rol oynayan psikolojik etkenlerin varlığı tam olarak belli değil. Stresin kadın üreme sistemi ve hormon dengesi üzerinde olumsuz etkiler yapabileceği biliniyor. Ancak burada sebep-sonuç ilişkisi belli değil. Yani kısırlık nedeniyle mi stres olmakta, yoksa stres nedeniyle mi kısırlık olmakta. Stresin ortadan kalkma durumunda doğal yollardan gebeliklerin oluştuğu bildiriliyor. Özellikle kısırlık tedavilerine cevap alınamayan çiftlerde bazen tedavinin kesildiği ve çifte dinlenme şansı verildiği aylarda kendiliğinden gebelik olabilmekte.Nedeni açıklanamamış kısırlık terimi günümüzdeki tanı yöntemlerinin sınırını gösteriyor. Tanı yöntemlerindeki ilerlemelerle birlikte bu gruba sokulan çift sayısı da azalacak.
Kısırlığın Teşhisi
Kısırlık problemi ile başvuran çiftlerde, kısırlık nedenini kısırlık nedenini açıklamaya yönelik bazı tetkikler yapılması gerekir. Bunlardan ilki erkekte yapılan sperm analizi ve kadında, rahim ve tüplerin geçirgenliğini değerlendirmek amacıyla rahim filmi (histerosalpingografi) çekimidir. Ayrıca yine kadının hormonal durumu ve yumurtalıklarının kapasitesini değerlendirmeye yönelik hormon testleri adet kanamasının üçüncü gününde yapılır. Son zamanlarda tanısal laparospinin yeri tartışmalı olabilmekte bazı özel durumlarda kullanılabilir.
Kısırlığın Tedavisi
- Aşılama
İnseminasyon daha çok rahim ağzına ait problemlerin bulunduğu , sperm sayısından ve hareketliliğinden hafif bozuklukların bulunduğu veya çifte ait hiçbir problemin bulunmadığı, açıklanamayan kısırlık durumlarında uygulanır.
İnseminasyon için erkekten alınan sperm sayısı laboratuvar koşullarında çeşitli yıkama işlemlerine tabi tutularak sperm hücreleri dışındaki tüm sıvılardan arındırılır, sperm hücreleri çok az bir sıvı içinde konsantre edilip, sayı hareketlilik oranı arttırılır. Daha sonra bu sıvı ince bir kateter yardımı ile rahim ağzından geçirilerek doğrudan rahim içine verilir
Bu tedavi rahim ağzından salgılanan mukusun spermin rahim içine geçişini engellediği durumlarda en iyi sonucu verir. İnseminasyon ayrıca nedeni açıklanamamış kısırlık olgularında ve hafif erkek kısırlığı olgularında da daha düşük başarı oranları ile kullanılır. En yüksek gebelik oranlarının ilk üç uygulamada olduğu altı uygulamadan sonra gebelik şansının çok düşük olduğu gösterilmiştir. Uygun koşullarda yapılmış üç inseminasyon sonrası yardımcı üreme tekniklerine geçilmesi düşünülebilir.
Özellikle nedeni açıklanamayan kısırlık olgularında çiftlerin yaklaşık %25 inde tüp bebek uygulamasında spermden veya yumurtadan kaynaklanan büyük döllenme bozukluğu görülür. İnseminasyon tedavisiyle gebelik şansı altı uygulama sonucu yaklaşık %30 civarındadır.
Bayanlarda Kısırlık tedavisi
yağlı peynir Suyu içmek
Tavşankulağı Suyu içmek
Solucanotu Suyu içmek
Meryempelsenginin faydası
Ketentohumunun şifası
Kırkdamarotunun faydaları
Kuzukulağı Suyu içmek
Gözlükotunun yararı
Dulavrat otunun faydası
Beşparmakotunun faydaları
Binbirdelikotunun şifası
öz olarak
kıymalı böreğin faydaları
sarı gazozun faydaları
yağlı peynirin faydası
yayla çorbasının faydası
KUŞBURNU yararları
Yosunun yararları
Meryemotunu yemek
Kafurunun yararları
Karabaşotunun yararı
Karanfilçiçeğinin şifaları
Karpuzun yararları
Kasımpatı Suyu içmek
Kaşıkotunun yararı
Kebereotunun şifaları
Kılıçotunun şifaları
İtüzümünü yemek
Gözlükotunu içmek
Greyfurtun faydaları
Eğreltiotunu yemek
Denizsaçının yararları
Dolama otunun faydaları
Basurotunun faydası
andız kökünün şifası
andız otunun yararı
ardıç tohumunu yemek
özzde
Limonatanın faydası
peynirin şifaları
helvanın yararları
çikolatanın faydaları
Leblebinin yararları
zakkumun yararı
Yabani enginarı yemek
Yerelmasını yemek
Yulafın yararları
Şeftalinin faydaları
Servinin faydaları
Nilüferin şifaları
Melisa Suyu içmek
Menekşenin faydaları
Kabakulakotu yemek
Kahvenin yararları
Karabaşotunu içmek
Kaşıkotunu içmek
Kayınağacının yararı
Kuşekmeğini yemek
Ihlamurun yararı
Hanımelinin faydaları
Hindibanın yararları
Horasaninin şifası
Centiyaneyi yemek
Baldırıkaranın şifası
adamotunun faydası
andız otunu içmek
kolanın yararı
kokoreci yemek
kaşar peyniri
Tahinin yararı
BROKOLİ şifası
EBEGÜMECİ şifaları
ISPANAK faydaları
MELEKOTU içmek
PİRİNÇ faydaları
zakkumu içmek
zambağın faydaları
Yoncayı yemek
Taflanın yararı
Sumağın faydası
Mandalinayı içmek
Mersini yemek
Kayınağacını içmek
Ihlamuru içmek
Hünnabın faydası
Günlük yemek
Fundanın şifası
Baldıranın faydası
Bamyanın yararı
Behmenin faydaları
aslanağzı yemek
asmanın şifaları
Devamını Oku »
Yumurtlama bozuklukları kadında en sık görülen kısırlık nedeni olup, yumurtlama bozukluğu dendiğinde, yumurtlamanın hiç olmaması veya düzensiz ve seyrek olması anlaşılır. Adetlerin seyrek veya hiç görülmemesi çoğu zaman bir yumurtlama bozukluğunu gösterir, ancak adetlerin tamamen düzenli olduğu durumlarda da yumurtlama bozukluklarına rastlanabilir. Yumurtlama bozuklukları başlıca üç grupta toplanabilir.
-Yumurtalıklardaki yumurta üretimini uyaran hormonların doğuştan eksikliğine bağlı olarak beyin sapından salgılanamaması
-Beyin sapından süt hormonu prolaktinin normalden fazla salgılanması,
-Polikistik over sendromu.
2.Tüplerin Hasarlı Veya Tıkalı Olması
Tüplerin kısmen veya tamamen tıkalı olması sperm ile yumurtanın buluşmasını engelleyerek döllenme ve gebeliği olanaksız kılar. Tüplerdeki bu hasar, geçirilmiş enfeksiyon, endometriozis veya geçirilmiş bir ameliyat sonrası kalan karın içi yapışıklıkları gibi birçok nedene bağlı olabilir. Gelişmiş ülkelerde cinsel yollardan bulaşan enfeksiyonlar tüplerdeki hasarın en önemli nedeni. Ãœlkemizde çocukluk çağında alınan verem mikrobu da tüplerde geri dönülmez hasar oluşturabilir.
3.Endometriozis
Endometriozis rahim içini döşeyen dokunun (Endometrium) rahim dışında gelişmesi olarak ifade edilir. Endometriozis tıpkı rahim içini döşeyen doku gibi hormonlara duyarlı olup adet sırasında kanar. Karnın içinde oluşan bu mikro kanamalar zamanla iltihap bezleri yangısal durum oluşturup ve yapışıklıklara sebep olur.
Endometriozis yumurtalıklarda yerleştiği zaman kist oluşumuna neden olur. Bu kistlere endometrioma adı verilir. Endometriozisi olan kadınların yaklaşık %50'sinin çocuk sahibi olabilmeleri için tedavi olmaları gerekir. Yine kısırlık nedeni ile başvuran kadınların yaklaşık %25' inde endometriozis saptanır.
4. Rahim Ağzına Ait Problemler
Rahim ağzındaki yapısal, enfeksiyona ait veya bu bölgedeki salgıyla (Mukus) ait bozukluklar kısırlık sebebi olabilir. Rahim ağzında salgılanan mukus spermlerin genital yoldan taşınmasını kolaylaştırır. Östrojen ve progesteron hormonları etkisi altında mukusun siklus sırasında miktarı ve niteliği değişir. Polip gibi iyi huylu tümörler veya bu bölgeye uygulanmış olan cerrahi girişimler kısırlık sebebi olabilir.
5.Alerjik Nedenler
Alerjik nedenler kısırlık nedeni olabilmekle birlikte teşhisleri ve tedavileri zordur. Alerjik durumların tedavi etkinliği belli olmadığı ve tedavi edilen veya edilemeyenlerdeki gebelik oranları çok farklı olduğundan rutin olarak ölçülmelerinin gerekliliği tartışılıyor.
Nedeni Açıklanamayan Kısırlık
Günümüzde tıbbın olanakları ile ortaya konulamayan kısırlık durumlarında nedeni açıklanamamış kısırlık (idiopatik infertilite) söz konusu olur. Testler ile ortaya çıkarılamayan sperm enfeksiyon bozuklukları, yumurtanın çatlaması ve tüpler içindeki hareketinde bazı bozuklukların varlığı öne sürülen varsayımlar arasındadır.
Nedeni açıklanamamış kısırlık olgularında rol oynayan psikolojik etkenlerin varlığı tam olarak belli değil. Stresin kadın üreme sistemi ve hormon dengesi üzerinde olumsuz etkiler yapabileceği biliniyor. Ancak burada sebep-sonuç ilişkisi belli değil. Yani kısırlık nedeniyle mi stres olmakta, yoksa stres nedeniyle mi kısırlık olmakta. Stresin ortadan kalkma durumunda doğal yollardan gebeliklerin oluştuğu bildiriliyor. Özellikle kısırlık tedavilerine cevap alınamayan çiftlerde bazen tedavinin kesildiği ve çifte dinlenme şansı verildiği aylarda kendiliğinden gebelik olabilmekte.Nedeni açıklanamamış kısırlık terimi günümüzdeki tanı yöntemlerinin sınırını gösteriyor. Tanı yöntemlerindeki ilerlemelerle birlikte bu gruba sokulan çift sayısı da azalacak.
Kısırlığın Teşhisi
Kısırlık problemi ile başvuran çiftlerde, kısırlık nedenini kısırlık nedenini açıklamaya yönelik bazı tetkikler yapılması gerekir. Bunlardan ilki erkekte yapılan sperm analizi ve kadında, rahim ve tüplerin geçirgenliğini değerlendirmek amacıyla rahim filmi (histerosalpingografi) çekimidir. Ayrıca yine kadının hormonal durumu ve yumurtalıklarının kapasitesini değerlendirmeye yönelik hormon testleri adet kanamasının üçüncü gününde yapılır. Son zamanlarda tanısal laparospinin yeri tartışmalı olabilmekte bazı özel durumlarda kullanılabilir.
Kısırlığın Tedavisi
- Aşılama
İnseminasyon daha çok rahim ağzına ait problemlerin bulunduğu , sperm sayısından ve hareketliliğinden hafif bozuklukların bulunduğu veya çifte ait hiçbir problemin bulunmadığı, açıklanamayan kısırlık durumlarında uygulanır.
İnseminasyon için erkekten alınan sperm sayısı laboratuvar koşullarında çeşitli yıkama işlemlerine tabi tutularak sperm hücreleri dışındaki tüm sıvılardan arındırılır, sperm hücreleri çok az bir sıvı içinde konsantre edilip, sayı hareketlilik oranı arttırılır. Daha sonra bu sıvı ince bir kateter yardımı ile rahim ağzından geçirilerek doğrudan rahim içine verilir
Bu tedavi rahim ağzından salgılanan mukusun spermin rahim içine geçişini engellediği durumlarda en iyi sonucu verir. İnseminasyon ayrıca nedeni açıklanamamış kısırlık olgularında ve hafif erkek kısırlığı olgularında da daha düşük başarı oranları ile kullanılır. En yüksek gebelik oranlarının ilk üç uygulamada olduğu altı uygulamadan sonra gebelik şansının çok düşük olduğu gösterilmiştir. Uygun koşullarda yapılmış üç inseminasyon sonrası yardımcı üreme tekniklerine geçilmesi düşünülebilir.
Özellikle nedeni açıklanamayan kısırlık olgularında çiftlerin yaklaşık %25 inde tüp bebek uygulamasında spermden veya yumurtadan kaynaklanan büyük döllenme bozukluğu görülür. İnseminasyon tedavisiyle gebelik şansı altı uygulama sonucu yaklaşık %30 civarındadır.
Bayanlarda Kısırlık tedavisi
yağlı peynir Suyu içmek
Tavşankulağı Suyu içmek
Solucanotu Suyu içmek
Meryempelsenginin faydası
Ketentohumunun şifası
Kırkdamarotunun faydaları
Kuzukulağı Suyu içmek
Gözlükotunun yararı
Dulavrat otunun faydası
Beşparmakotunun faydaları
Binbirdelikotunun şifası
öz olarak
kıymalı böreğin faydaları
sarı gazozun faydaları
yağlı peynirin faydası
yayla çorbasının faydası
KUŞBURNU yararları
Yosunun yararları
Meryemotunu yemek
Kafurunun yararları
Karabaşotunun yararı
Karanfilçiçeğinin şifaları
Karpuzun yararları
Kasımpatı Suyu içmek
Kaşıkotunun yararı
Kebereotunun şifaları
Kılıçotunun şifaları
İtüzümünü yemek
Gözlükotunu içmek
Greyfurtun faydaları
Eğreltiotunu yemek
Denizsaçının yararları
Dolama otunun faydaları
Basurotunun faydası
andız kökünün şifası
andız otunun yararı
ardıç tohumunu yemek
özzde
Limonatanın faydası
peynirin şifaları
helvanın yararları
çikolatanın faydaları
Leblebinin yararları
zakkumun yararı
Yabani enginarı yemek
Yerelmasını yemek
Yulafın yararları
Şeftalinin faydaları
Servinin faydaları
Nilüferin şifaları
Melisa Suyu içmek
Menekşenin faydaları
Kabakulakotu yemek
Kahvenin yararları
Karabaşotunu içmek
Kaşıkotunu içmek
Kayınağacının yararı
Kuşekmeğini yemek
Ihlamurun yararı
Hanımelinin faydaları
Hindibanın yararları
Horasaninin şifası
Centiyaneyi yemek
Baldırıkaranın şifası
adamotunun faydası
andız otunu içmek
kolanın yararı
kokoreci yemek
kaşar peyniri
Tahinin yararı
BROKOLİ şifası
EBEGÜMECİ şifaları
ISPANAK faydaları
MELEKOTU içmek
PİRİNÇ faydaları
zakkumu içmek
zambağın faydaları
Yoncayı yemek
Taflanın yararı
Sumağın faydası
Mandalinayı içmek
Mersini yemek
Kayınağacını içmek
Ihlamuru içmek
Hünnabın faydası
Günlük yemek
Fundanın şifası
Baldıranın faydası
Bamyanın yararı
Behmenin faydaları
aslanağzı yemek
asmanın şifaları
Diyabet Nedir? Diyabet için şifalı bitkiler
Şeker hastalığı; tıptaki adı ile Diabetes Mellitus kan şekerinin
yükselmesi, idrarda şeker çıkmasıdır. Araştırmalara göre, Türkiye'de 20
yaş üzeri kişilerin %13,7’sinde diyabet bulunmaktadır.1
Tip II diyabet; genellikle 40 yaşından sonra başlar. Diyabet hastalarının büyük çoğunluğu bu tiptedir. Hastaların çoğunluğu aşırı kiloludur. İrsiyetin hastalığın oluşumunda önemli etkisi vardır; yani hastaların yakınlarında ya da yakınlarında Tip II diyabet hastası olanlarda diyabete rastlanma sıklığı yüksektir.
Halk arasında gizli şeker adı ile bilinen durum ise bundan farklıdır. Gizli şeker tıpta “bozulmuş glukoz toleransı” adı ile bilinir. Şeker hastalığı değildir. Şeker yükleme testi ile tespit edilir. Kan şekeri açlıkta 100 mg/dL’yi geçmemiştir. Ancak şeker yüklemesini takiben 2. saatte ölçülen kan şekeri 140-199 mg/dL arasındadır. Bu hastaların şeker hastası olma ihtimali yüksektir.
Şeker hastalığının tedavisi ilaçla olmaktadır. İlaçlardan sonra tercih edebileceğiniz bir tedavi yöntemi de besinler olacaktır. Kandaki şeker oranını dengeleyen besinleri tüketerek ve sağlıklı beslenerek kan şekerinizin yükselmesini önleyebilirsiniz. Nefis Yemek Tarifleri ekibi olarak sizler için “Şeker hastalığına ne iyi gelir bitkisel tedavi yöntemleri nelerdir?” gibi soruların yanıtlarını hazırladık. Ayrıca şeker hastalığına ne iyi gelir İbrahim Saraçoğlu önerileri nelerdir sorunuzu da bu satırlarda cevaplandırabilirsiniz. Listemizde yer alan besinler ile daha sağlıklı bir bedene sahip olup şeker hastalığının etkilerini en aza indirebilirsiniz.
Antep Fıstığının faydası
Okaliptusun faydaları
Oltuotunun faydası
Miskotu Suyu içmek
Keçi sedefotunun faydası
Kediotunun yararları
Kırkdamarotunu yemek
Hindyağıağacının yararları
Gümüşdüğmenin şifası
Frenküzümünü içmek
Damkoruğunun faydaları
Denizkadayıfının şifaları
Beşparmakotunu yemek
kıymalı böreği yemek
kabak köftesini yemek
lolipopun faydası
gül reçelinin şifası
KEREVİZ yararları
KUŞBURNU yararı
MAYDANOZ yararları
ZEYTİNYAĞI yemek
zerdeçalın yararları
zeytinin faydaları
Yosunun yararı
Tütünün faydası
Şakayığın yararları
Şerbetçiotu yemek
Saparna Suyu içmek
Pirinçin yararları
Nergisin yararları
Nişastanın faydaları
Mineçiçeğinin şifaları
Misvağın yararları
Kafurunun yararı
Kahkahaçiçeğinin şifaları
Karpuzun yararı
Katırtırnağı yemek
Kerevizin şifaları
Kuduzotu yemek
Hiyarşembeyi yemek
Greyfurtu yemek
Günlüğün şifaları
Denizsaçının yararı
Devetabanının faydaları
Dolama otunu yemek
Centiyanenin faydası
Boruçiçeğinin şifası
öz olarak Diyabet Tedavisi
ayranın şifaları
helvanın yararı
Leblebinin yararı
Fıstığın faydası
HAVUÇ yararları
SOĞAN yararları
Yoncanın faydası
Yosunu içmek
Yulafın yararı
Tütün yemek
Şeftalini yemek
Safranın faydaları
Servini yemek
Narın yararları
Meşenin faydaları
Muzun faydası
Mürver yemek
Kafurunu içmek
Kahvenin yararı
Karpuzu içmek
Kudrethelvası
Hanımelini yemek
Haşhaşın şifaları
Hindibanın yararı
Gelinciğin şifası
Denizsaçını içmek
adaçayının şifaları
Devamını Oku »
Diyabetin çeşitleri nelerdir?
Diyabeti ve oluşumundaki süreci bütünüyle anlamak için diyabetin dünyasına girmek gerekir. Vücutta kan şekerinin düzenlenmesinde rol oynayan hormonların en önemlisi, pankreasın beta hücrelerinden salgılanan insülin hormonudur. Pankreasın yeterli miktarda insülin hormonu üretememesi ya da üretilen hormonun etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda enerjiye dönüşmesi gereken glukoz, kanda birikerek kan şekerinin yükselmesine neden olur.Diyabetin 2 tipi vardır:
Tip I diyabet; genellikle 30 yaşından önce başlar. Hastalar, normal kiloda veya zayıftır; bu tip diyabette mutlaka insülin kullanılmalıdır. Çünkü Tip I diyabetlilerde vücutta insülin üretilmemektedir.Tip II diyabet; genellikle 40 yaşından sonra başlar. Diyabet hastalarının büyük çoğunluğu bu tiptedir. Hastaların çoğunluğu aşırı kiloludur. İrsiyetin hastalığın oluşumunda önemli etkisi vardır; yani hastaların yakınlarında ya da yakınlarında Tip II diyabet hastası olanlarda diyabete rastlanma sıklığı yüksektir.
Gizli şeker nedir?
Tip II diyabette hastalığın gelişimi yavaş yavaş olduğundan, belirtiler başladığında hastalık genellikle en az 5 yıllıktır. Bu nedenle şekere yakalanma riski olanlar düzenli olarak kendilerini izlerlerse erken dönemde teşhis konabilir. Bazı hastalar ise hiç bir belirti göstermemekte, tesadüfen yapılan kan şeker tahlili ile tanınmaktadır.Halk arasında gizli şeker adı ile bilinen durum ise bundan farklıdır. Gizli şeker tıpta “bozulmuş glukoz toleransı” adı ile bilinir. Şeker hastalığı değildir. Şeker yükleme testi ile tespit edilir. Kan şekeri açlıkta 100 mg/dL’yi geçmemiştir. Ancak şeker yüklemesini takiben 2. saatte ölçülen kan şekeri 140-199 mg/dL arasındadır. Bu hastaların şeker hastası olma ihtimali yüksektir.
Geleceği Kurtaralım
Dünya Sağlık Örgütü'nün geleceğin en yaygın hastalıklarından biri olacağını vurguladığı diyabet; 2006 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kronik, komplikasyonlarla birlikte seyreden, pahalı ve halk sağlığını etkileyen ciddi bir salgın hastalık olarak tanımlanmıştır. Diyabet, yaşam kalitesini azaltan, vücudun bir çok yerini etkileyen, erken ölüme neden olabilen ve sağlık harcamalarını belirgin olarak artıran bir hastalıktır. Uluslararası Diyabet Federasyonu’na göre, 2011 yılında dünyada 366 milyon diyabetli bulunurken bu sayının 2030 yılında 552 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir.Bu Yiyecekler Şeker Hastalarına Şifa Oluyor!
Şeker hastalığına iyi gelen yiyecekler yazımız, diyabet hastalarına şifa olacak nitelikte. Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet, her 11 kişiden 1’inde görülmektedir. Susuzluk, acıkma, sık idrara çıkma ve ağız kuruluğu ile kendini gösteren diyabet hastalığı tedavi edilmelidir. Erken tedavi ile şeker hastalığının etkileri de en aza indirilir. Kandaki glikoz seviyesinin çok fazla olması kişinin hem sosyal yaşantısını hem de sağlık durumunu etkiler.Şeker hastalığının tedavisi ilaçla olmaktadır. İlaçlardan sonra tercih edebileceğiniz bir tedavi yöntemi de besinler olacaktır. Kandaki şeker oranını dengeleyen besinleri tüketerek ve sağlıklı beslenerek kan şekerinizin yükselmesini önleyebilirsiniz. Nefis Yemek Tarifleri ekibi olarak sizler için “Şeker hastalığına ne iyi gelir bitkisel tedavi yöntemleri nelerdir?” gibi soruların yanıtlarını hazırladık. Ayrıca şeker hastalığına ne iyi gelir İbrahim Saraçoğlu önerileri nelerdir sorunuzu da bu satırlarda cevaplandırabilirsiniz. Listemizde yer alan besinler ile daha sağlıklı bir bedene sahip olup şeker hastalığının etkilerini en aza indirebilirsiniz.
Şeker Hastalığına İyi Gelen Yiyecekler
- Soğan: Her derde deva olan antibiyotik etkili soğan, şeker hastalarının en doğal ilacı olmakta. Yemeklerde ve salatalarda kullanıldığında yiyeceklerin daha da lezzetli olmasını sağlar. Soğan antibiyotik etkisi ile hastalıkları kolayca uzaklaştırdığı gibi kandaki şeker oranını da dengeleyecektir.
- Lahana: Kış mevsimi geldiğinde sebze raflarında yerini alan lahana pek çok faydası ile dikkat çekiyor. Şeker hastalarının bolca tüketmesi gereken bir sebze olduğunu ifade edebiliriz. Düşük kalorili bir besin olduğundan şeker hastaları için de tavsiye edilen bir besin olacaktır. Kan şekerinin dengede kalmasını sağlarken, kilo verme konusunda da size destek olabilir.
- Zeytinyağı: Kalp dostu zeytinyağı aynı zamanda şeker hastalarının da en büyük dostu. Kolesterol seviyesini dengelediği gibi kandaki şeker oranını da düşürmektedir. Her öğünde tercih edebileceğiniz zeytinyağı ile daha sağlıklı bir bedene sahip olabilirsiniz. İnsülin direnci olan kişiler için bolca tavsiye edilmektedir.
- Enginar: Enginar pek çok faydası ile sağlık dostunuz olacaktır. Mutfağınızda enginara yer açmak için birçok nedeniniz var. Enginar hem kan şekerini dengeleyen hem de kansere karşı duvar ören bir yiyecektir.
- Fasulye: Glisemik indeksi düşük olan besinler diyabet hastaları için sağlıklı seçimler olacaktır. Bu besinlerden biri de fasulyedir. Öğünlerinizde yeşil fasulye veya kuru fasulye yiyebilirsiniz.
- Pancar: Şeker hastalarının beslenmes listesinde olması gereken bir yiyecek de pancardır. Pancarda oldukça az karbonhidrat yer alır. Bu özelliği ile diyabet beslenmesinde önemli bir yer tutar.
- Balık Eti: Şeker hastalarının omega 3 yağ asitlerine önem vermesi gereklidir. Bu nedenle haftada en az 1 öğün de olsa balık tüketmelidir. Az yağlı balıklardan yana yapılan seçimler, diyabet beslenmesi için iyi olacaktır.
- Yoğurt: Yoğurt sadece diyabet beslenmesinde değil her öğünde ve her kişi için önemli olan bir besindir. Yoğurt düşük kaloriye sahip ve bolca vitamin içeren bir yiyecektir. Özellikle de Tip 2 diyabet için etkili olan yoğurdu bol bol tüketebilirsiniz.
Şeker Hastalığına İyi Gelen Meyveler
- Greyfurt: Yapılan araştırmalar sonucunda greyfurt tüketen hastaların şeker seviyesinin ideal seviyede kaldığı tespit edilmiştir. Şeker hastaları greyfurt tüketirken çok dikkatli olmalıdır. Eğer düzenli olarak ilaç kullanan biriyseniz, greyfurtu gün içinde ölçülü yemelisiniz. Aksi halde ilaç ve greyfurt sağlığınız için tehlikeli olabilir. Ölçülü yemenizi tavsiye edeceğiz.
- Elma: Elma tüketen kişilerin diyabete yakalanma riski daha düşüktür. Şeker hastalığı tanısı yapılan kişilerin ise gün içinde elma tüketmesi önerilmektedir. Elmanın lifli yapısından dolayı kan şekerinin yükselmesi önlenir.
- Kayısı: Kuru kayısı hem metabolizmanızı hızlandırır hem diyet beslenmesinde sizi tok tutar hem de şekerin yükselmesini önler. Böylesine faydalı bir meyvenin tüketimi diyabet beslenmesinde önemli yer tutar.
- Avokado: Şeker hastalarının rahatlıkla tüketebileceği meyvelerden biri de avokado olacaktır. Salatada veya omlet yaparken avokadoyu tüketebilirsiniz.
- Kivi: Kivinin şeker oranı çok düşüktür. Bu nedenle şeker hastalığına iyi gelmektedir. Meyve saatlerinde bir adet kivi ile sağlıklı beslenmeye devam edebilirsiniz.
- Yaban Mersini: Yaban mersini yapraklarını demleyip çay olarak içmek, kandaki şekerin yükselmesini önleyecektir. Yaprakları ve meyvesi ile tam bir diyabet ilacı olacaktır.
Şeker Hastalığına İyi Gelen Bitkiler
- Tarçın: Şeker hastalarının en sık kullandığı bitkilerden biri tarçındır. Tarçın kan şekerini düzenleyen ve dengeleyen bir bitkidir. Çubuk tarçın ve baharat şeklinde tüketildiğinde adeta diyabet düşmanıdır. Tatlı yeme duygusunu erteleyen ve unutturan tarçın, çayın içinde şeker niyetine tercih edilebilir. Gün içinde çubuk tarçın eklenmiş suyu içebilir, yoğurt üzerine bir tutam toz tarçın serpebilirsiniz. Diyabetle mücadele ettiğiniz bu yolda tarçın size çok yardımcı olacaktır.
- Zencefil: Sağlıklı bitkilerden zencefil, diyabet ile mücadele etmek için iş başında. Genellikle bal ile karıştırılıp kullanılan zencefil, şeker hastaları tarafından tüketilecekse bal miktarı çok çok az olmalıdır.
- Çörek Otu: Çörek otu ile zamansız yükselen kan şekerini kontrol altına alabilirsiniz. Kahvaltıda peynir üzerine bir tutam eklediğinizde hem kansere karşı koruyucu önlem alırsınız hem de şekerinizin yükselmesini engellersiniz. Çörek otu. şeker hastalarının tercih etmesi gereken bir bitki olacaktır.
- Zerdeçal: İltihap düşmanı olan zerdeçal vücudu temizleyen bir bitkidir. Pilav ve makarnada hatta etlerde bile kullanabilirsiniz. Şekerin yükselmesini önleyecek ve size daha sağlıklı günler yaşatacaktır. Zerdeçalın içinde kurkumin maddesi yer alır bu madde de yükselen kan şekerini dengelemektedir.
- Aloe Vera: Aloe vera suyu içildiği takdirde sağlığa çok faydalı olmaktadır. Özellikle de kandaki şeker oranını en ideal seviyeye getirir. Şeker hastaları gün içinde zaman zaman aloe veralı su içerse şekerin yükselmesini önler.
- Ispanak: Yeşil yapraklı sebze ve bitkilerin şeker hastaları için önemli olduğu vurgulanmaktadır. Diyabet hastalarının da bu uyarıya kulak vermesi ve ıspanağı bolca tüketmesi önerilmektedir.
Şeker Hastalığına İyi Gelen Kuru Yemişler
- Ceviz: Zihin gelişimi için faydalı olan ceviz, şeker hastalarının yanından ayırmaması gereken bir kuru yemiş oluyor. Ceviz ve ceviz suyu, yükselen kan şekerini dengeleme konusunda oldukça başarılı. Ceviz kolesterol ve şeker seviyesini ideal noktada tutabiliyor. Ayrıca tok tutucu etkisinden dolayı tatlı yeme hissini de bastırıyor.
- Yer Fıstığı: Yer fıstığı ve ezmesi kan şekerini düşürme konusunda etkilidir. Ara öğünlerinizde veya aniden yükselen kan şekeri durumunda yer fıstığı tüketmenizi tavsiye edeceğiz. Her sabah 1 tatlı kaşığı yer fıstığı ezmesi tüketerek kan şekerinin yükselmesine karşı önlem alabilirsiniz.
- Badem: Badem sağlıklı yağ içeren besinlerden biridir. İnsülin direncinin yükselmesini önler. Şeker hastalarının gün içinde kuru yemiş olarak tercih edebileceği bir yemiştir. Badem şekerin yükselmesini önleyerek sizi sağlıklı günlere götürür.
- Kabak Çekirdeği: Kabak çekirdeğinin içinde doymamış yağ ve demir bulunur. Bu yapısından dolayı şeker hastalarına çare olmaktadır. Tok tutucu etkisi ile şeker hastalarının açlıklarını bastırır ve kan şekerinin yükselmesini önler.
- Sarı Leblebi: Şeker hastalarının atıştırmalık olarak tüketebileceği sarı leblebi, sağlığa olan faydaları ile kendinden konuşturuyor. Kandaki şekeri dengeleyen, metabolizmayı hızlandıran ve kişiye enerji veren yönü ile sarı leblebi pek çok kişinin kuru yemiş tercihleri arasında yer alıyor.
şeker hastalığı tedavisi
ÇÖREKOTU Suyu içmekAntep Fıstığının faydası
Okaliptusun faydaları
Oltuotunun faydası
Miskotu Suyu içmek
Keçi sedefotunun faydası
Kediotunun yararları
Kırkdamarotunu yemek
Hindyağıağacının yararları
Gümüşdüğmenin şifası
Frenküzümünü içmek
Damkoruğunun faydaları
Denizkadayıfının şifaları
Beşparmakotunu yemek
kıymalı böreği yemek
kabak köftesini yemek
lolipopun faydası
gül reçelinin şifası
KEREVİZ yararları
KUŞBURNU yararı
MAYDANOZ yararları
ZEYTİNYAĞI yemek
zerdeçalın yararları
zeytinin faydaları
Yosunun yararı
Tütünün faydası
Şakayığın yararları
Şerbetçiotu yemek
Saparna Suyu içmek
Pirinçin yararları
Nergisin yararları
Nişastanın faydaları
Mineçiçeğinin şifaları
Misvağın yararları
Kafurunun yararı
Kahkahaçiçeğinin şifaları
Karpuzun yararı
Katırtırnağı yemek
Kerevizin şifaları
Kuduzotu yemek
Hiyarşembeyi yemek
Greyfurtu yemek
Günlüğün şifaları
Denizsaçının yararı
Devetabanının faydaları
Dolama otunu yemek
Centiyanenin faydası
Boruçiçeğinin şifası
öz olarak Diyabet Tedavisi
ayranın şifaları
helvanın yararı
Leblebinin yararı
Fıstığın faydası
HAVUÇ yararları
SOĞAN yararları
Yoncanın faydası
Yosunu içmek
Yulafın yararı
Tütün yemek
Şeftalini yemek
Safranın faydaları
Servini yemek
Narın yararları
Meşenin faydaları
Muzun faydası
Mürver yemek
Kafurunu içmek
Kahvenin yararı
Karpuzu içmek
Kudrethelvası
Hanımelini yemek
Haşhaşın şifaları
Hindibanın yararı
Gelinciğin şifası
Denizsaçını içmek
adaçayının şifaları
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Saç ve Cilt Sağlığına Faydalı Bitkisel Yağlar
Neredeyse her gün kullandığınız saç ve cilt bakım ürünlerinin içinde zararlı kimyasal maddeler bulunduğunu mutlaka biliyorsunuzdur. Doğal...
-
Bu yazımızda deri iltihabı (Dermatit) ve deri altı iltihaplanması için bitkisel tedavi yöntemleri hakkında bilgiler sunacağız. Dermatit...
-
Hayatımızı devam ettirmek için en gerekli organlarımız şüphe yok ki duyu organlarımızdır. Özellikle göz bu konuda diğer duyulara göre biraz...
-
Dove Sabun Dove sabun, sadece Türkiye'de üretilen ancak Dünyada ciddi derecede kullanım kitlesine sahip olarak bildiğimiz en...
-
Gastrit ve bitkisel tedavisi Şifalı bitkiler ile gastrite ne iyi gelir, kronik gastrit tedavisi, gastritte iyi gelen bitkiler, çayl...
-
Hem erkekler hem de kadınlarda görülen bel soğukluğu nedir? Bel soğukluğunun nedenleri, belirtileri… Genellikle genital bölgelerde ağrı ve...