3 Haziran 2019 Pazartesi

Karbonhidratlar Nelerdir?

Tüm canlıların yapısına katılan, enerji veren karbon, hidrojen ve oksijen elementlerinden oluşan organik bileşenlerin genel ismi karbonhidrattır. Karbonhidratlar bütün canlı hücrelerde bulunur ve doğada genelde büyük elementler halindedir. İşte bu büyük molekülerin vücut hücrelerine iletilebilmesi için canlılar tarafından çiğnenmesi, sindirilmesi ve molekül büyüklüğü kadar küçülmesi gerekir.

Vücut direnci, canlı büyümesi, gelişmesi için gerekli olan karbonhidratlar, protein ve yağ gibi temel beslenme kaynaklarındandır. Sağlıklı ve temiz beslenmenin temel kuralı kişinin bir öğününün % 80’inin protein, % 10’unun yağ ve diğer % 10’unun da karbonhidrat içerikli olması gerekir. Pek çok kişi vücudunun temel enerji kaynağının karbonhidrat olduğunu düşünmektedir. Ancak bu tam olarak gerçek değil, zira vücudun temel enerji kaynağı yağlardır. Gereğinden fazla karbonhidrat tüketmek faydalı değil, aksine zararlıdır.

Karbonhidratları fazla tüketmenin zararları
  • Kişi özellikle şeker ve nişasta içeren işlenmiş karbonhidrat tükettiğinde vücut insülin hormonunu normalden fazla salgılar. Asıl görevi gerekli olduğu kadar yağın vücutta depolanması olan insülin fazla salgılandığında da vücutta fazladan yağ depolanır. Beslenmemizde fazladan karbonhidrat tüketmemiz de vücutta çok fazla yağ depolanması ve dolayısıyla da şişmanlık, hatta obeziteye yol açmakta.
  • Vücutta fazla insülin salgılanması, vücut için gerekli olan diğer hormonların salgısını da azaltmakta ve dolayısıyla kişinin sağlık sistemi bozulmakta. Vücutta fazla insülin salgılanması büyüme, gelişme, gençlik, leptin (beyne doyma sinyalini gönderen hormon),  açlık, testosteron hormonlarının salınımı azalır. İşte obeziteye giden yol da beynin vücuda doyma hormonu salgılamamasından kaynaklanır.
  • İnsanların kan şekerleri düştüğünde hemen bir şeyler yeme isteği dolayısıyla gereğinden fazla beslenme sorunları yaşanıyor. Oysaki bu kan şekerini ani düşürüp yükseltmek yerine bunu stabil tutabilmekte fayda var. Bunun için de kan şekerini anında yükselten karbonhidratları ölçülü tüketmek şart.
  • Büyüme, genç kalma hormonu, vücudun kendini yenilemesine, kasların gücünü sabit tutmasına yaramaktadır. Bunun için de fazla karbonhidrat ağırlıklı beslenmeden uzak durmak gerekir.
  • Aşırı karbonhidrat tüketmenin bir diğer etkisi de kortizon hormonu salgısının artmasıdır. Vücutta fazla kortizon salgılanması stres ve kaotik bir zihinsel sürece yol açmakta. Bunun bir sonucu olarak da vücut yağ yakmayı tamamen kesip, kendini korumaya almakta, yağ depolanması hızlanmaktadır.
  • Özellikle hazır gıdalarda aşırı şeker, aşırı karbonhidrat bulunması, hazır gıdalar ağırlıklı beslenenlerin sağlığını bozmakta. Zira bir gıda firması yeni bir şekerli ürün piyasaya çıkarmakta, bunun rakip firması da bunun daha fazla şeker içerenini çıkarıyor ki tercih edilme oranı yükselsin. Bu sayede ölçüsüz, orantısız, sınırsız şeker tüketimi ortaya çıkıyor. Çünkü şeker, vücuda alındıkça daha fazla şeker ihtiyacı hissedilir.

Karbonhidrat çeşitleri nelerdir?

Karbonhidratlar; monosakkaritler, disakkaritler ve polisakkaritler olarak üçe ayrılır.
Monosakkaritler
En küçük şeker birimi monosakkaritlerdir. Bu gruba glikoz, galaktoz ve früktoz dahildir. Hücreler için glikoz temel enerji kaynağıdır. “Kan şekeri” esasen “kandaki glikoz” anlamına gelmektedir.
Glikoz en çok üzümde ve üzümden yapılan ürünlerde bulunur.
Galaktoz en çok süt ve süt ürünlerinde bulunmaktadır.
Früktoz ise genellikle meyve ve sebzelerde bulunur.
Disakkaritler
İki monosakkarit molekülünün birleşmesiyle oluşurlar. Laktoz, maltoz ve sakaroz bu gruba dahildir.
Bir glikoz molekülünün bir galaktoz molekülü ile birleşmesiyle laktoz oluşur. Laktoz en çok sütte bulunur.
Bir glikoz molekülünün bir früktoz molekülü ile birleşmesiyle sakaroz oluşur. Sakaroz genellikle çay şekerinde bulunur. Genellikle fotosentez sonucu oluşur, bitkilerde güneş ışığının klorofil tarafından emilerek diğer bileşiklerle tepkimeye girmesiyle meydana gelir.
Maltoz ise en çok maltlanmış arpada bulunur.
Polisakkaritler
İki veya ikiden çok monosakkaritin birleşmesiyle oluşurlar. Bitkilerde ve hayvanlarda depo halinde bulunurlar. Bitkilerde hücre duvarının yapısında ve böceklerin dış iskelet yapısında önemli bir rol oynarlar.
Polisakkarit molekül zincirleri yüzlerce, hatta binlerce monosakkaritten oluşabilir.
Glikojen insanlarda ve hayvanlarda karaciğer ve kaslarda depolanan bir polisakkarittir.
Nişasta ise amiloz ve amilopektinden oluşan glikoz polimeridir. Patates, pirinç ve buğdayda bol bulunur. Nişasta suda çözünmez. İnsanlar ve hayvanlar amilaz enzimleri sayesinde nişastayı sindirirler.
Selüloz ise bitkilerin yapı bileşiklerinin temellerindendir. Kağıt, odun ve pamuk büyük oranda selülozdan oluşur.


İyi karbonhidratlar nelerdir?
İyi karbonhidratlar beslenme uzmanlarının da sıkça önerdiği sebzelerin, kuruyemişlerin ve bazı meyvelerin içinde bulunan karbonhidratlardır. 250 gram ekmek yaklaşık 500-600 kalori iken, 250 gram ıspanak ise 7-8 kaloridir. Bunun için 100 gram ekmek tüketmek yerine 250 gram ıspanak tüketmek çok daha besleyici ve faydalı bir seçim olacaktır. Ispanak ekmeğin yaklaşık olarak 10 katı oranında daha fazla vitamin, protein, lif, mineral, demir içermektedir. Zira ıspanak, karbonhidrat içeriğinin yanında lif de içerdiğinden kan şekeri yükselten bir özellik göstermez.

Kötü karbonhidratlar nelerdir?
Karbonhidratlar, her bireyin beslenmesinde mutlaka olması gereken, ancak ölçülü miktarda tüketilmesi gereken besin kaynaklarıdır. Özellikle de kötü karbonhidratları yaşamdan uzak tutmaya özen göstermekte fayda vardır. Bu kötü karbonhidratlar; şeker içeren, ağızda çok fazla tat bırakan karbonhidratlardır. Ancak son yapılan araştırmaların sonuçları tam tahıllı ekmeklerin, kişinin kan şekerini yükseltme hızının sofrada kullandığımız beyaz şekerden daha fazla olduğunu göstermekte. Elbette hemen hepsi değil, pek çok tam tahıllı ekmekteki karbonhidrat, şeker oranı yüksektir. Sürekli daha fazla yeme isteği hissettiren, bağımlılık yaratan karbonhidrat insülin ve dolayısıyla kan şekeri dengesini bozar.

Örnek bir iyi beslenme kahvaltısı
Geceden ılık suda bekletilen bir yemek kaşığı kuru badem sabah ince ince kıyılır, 100 gram ıspanak kendi suyunda hafif pişirilir. Tavada çok az bir tereyağı ile ıspanak ve badem sotelenir, haşlanmış yumurtanın yanında yenir.


Karbonhidrat nedir?

Sakkarit de denilen, karbon, hidrojen ve oksijen atomlarından oluşan bir biyolojik moleküldür. Şekerleri, nişastayı ve selülozu kapsayan sakkaritler adı verilen bir gruptur.
Karbonhidratlar çok önemli bir besin maddesidir ve birçok canlı organizma için temel enerji kaynağıdır.
Karbonhidratlar iki temel bileşikten oluşur:
Aldehitler: Çift bağlı karbon ve oksijen atomlarından ve bir hidrojen atomundan oluşurlar.
Ketonlar: Çift bağlı karbon ve oksijen atomlarından ve iki ekstra karbon atomundan oluşurlar.
Karbonhidratlar; monosakkaritler, disakkaritler ve polisakkaritler olarak üç kimyasal gruba ayrılırlar. Monosakkaritler ve disakkaritler en küçük karbonhidratlardır ve genellikle şekerler olarak bilinirler.
Karbonhidratların bilimsel olarak sınıflandırılması ve isimlendirilmesi biraz karmaşık olsa da monosakkaritlerin ve disakkaritlerin isimleri genellikle sonlarına -oz takısı alır.
Örneğin, üzüm şekeri esasen glikoz adındaki bir monosakkarittir, şeker kamışı şekeri ise sakaroz ya da çay şekeri adındaki bir disakkarittir, süt şekeri ise laktoz adındaki bir disakkarittir.

Karbonhidrat ne işe yarar?

Vücudumuzun düzgün bir şekilde çalışabilmesi için karbonhidrat tüketimi olmazsa olmazdır. Karbonhidratın asıl amacı vücudun ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlamaktır.
Proteinler ve yağlar da vücuda enerji sağlar ancak karbonhidratlar gram başına en çok enerji sağlayan besinlerdir.
Bunun yanında, karbonhidratın vücudumuza birçok olumlu etkisi de bulunmaktadır. Karbonhidratta elde edilen enerji beyin fonksiyonları için çok önemlidir. Beynimiz, vücuttaki enerjinin yaklaşık yüzde yirmisini tüketir.
Yüksek miktarda karbonhidrat tüketmek kalp damar sağlınızı olumsuz yönde etkileyecektir. Ancak düzenli tüketildiğinde karbonhidrat hastalık riskinizi azaltır.
Ancak kompleks karbonhidratlar, özellikle de lifler, kolesterol seviyenizi düzenler. Aynı zamanda bu tür karbonhidratlar kan şekerini de dengeleyerek diyabet riskini azaltır.
Kompleks karbonhidratlar bizi uzun süre tok tutar çünkü vücudumuz bu tür karbonhidratları yavaş parçalar. Böylece daha az yemek yememize ve kilomuzun kontrol altında olmasına yardımcı olur.
Özellikle de tam taneli lifli gıdalar tüketirseniz kilo kontrolünüzü artırırsınız.
Kompleks karbonhidratlar sindirime de yardımcıdır. Lifli gıdalar kabızlığı önler, bazı kolon hastalıklarından korur ve bağırsak fonksiyonlarını düzenler.

Karbonhidrat hangi besinlerde bulunur?

Karbonhidratlar birçok besin maddesinde bolca bulunmaktadır. Balık, et ve bitki yağları gibi bazı istisnalar bünyesinde hiç karbonhidrat bulundurmaz.
Bitkisel besinler temel karbonhidrat kaynaklarımızdır. Karbonhidratın en yoğun bulunduğu besinler ise tahıllardır.
En sağlıklı karbonhidratlar işlem görmemiş, bütünlüğünü koruyan gıdalarda bulunur: taze meyve sebze, tam taneli tahıllar, katkısız meyve suları gibi. Bu gıdalarda ayrıca bolca lif, vitamin, mineral ve antioksidan da bulunmaktadır.
İşlem görmüş tahıllı gıdalarda ise bu besin değerleri azalmaktadır. Şeker eklenmiş gıdalar ise besin değeri açısından fazlasıyla zayıf, kalori yönünden oldukça zengindir.
Şu gıdalar karbonhidrat açısından oldukça zengindir:
• Pirinç
• Buğday
• Arpa
• Kuskus
• Yulaf
• Çavdar
• Karabuğday
• İrmik
• Mısır
• Un
Makarna
• Bulgur
• Meyve ve kuru meyve
• Patates
• Baklagiller
• Kinoa
• Bal kabağı
• Havuç
• Meyve suları
• Şeker kamışı
• Bal
• Pekmez
• Süt
• Kuruyemişler

Günlük alınması gereken karbonhidrat miktarı nedir?

Yetişkin bireyler için günlük önerilen karbonhidrat miktarı 135 gram kadardır. Ancak her bireyin yaşına, kilosuna, cinsiyetine vb. özelliklerine göre bu oran değişebilmektedir.
Bir gram karbonhidrat 4 kaloriye denk gelmektedir. Bu hesapla günlük 1800 kalorilik bir beslenme düzeni 202-292 gram kadar karbonhidrata denk gelir.
Ancak diyabet hastalığına sahip kişiler günde 200 gramdan fazla karbonhidrat tüketmemelidir. Hamileler ise günde en az 175 gram karbonhidrat tüketmelidir.

Yetersiz karbonhidrat tüketimi ne gibi sorunlara yol açar?

Karbonhidrat yetersiz tüketildiğinde bazı sorunlara yol açabilir. Vücutta yeterince yakıt olmadığında vücut yakacak enerji bulamaz.
Ayrıca, yeterli glikoz olmadan sinir sistemi işlevini tamamen gerçekleştiremez, bu da baş dönmesi, sersemlik ya da zihinsel ve fiziksel güçsüzlüğe yol açabilir.
Glikoz eksikliği ya da düşük kan şekeri hipoglisemi olarak adlandırılır.
Eğer vücuda yeterli karbonhidrat alınmaz ve depolanmazsa, vücut yakıt olarak proteinleri kullanmaya başlayacaktır. Vücut proteinleri esasen kas yapmak için kullandığından bu durum sorun yaratacaktır.
Karbonhidrat yerine proteinlerin yakıt olarak kullanılması ayrıca böbreklerde de sorun yaratacaktır.
Ayrıca yetersiz karbonhidrat tüketimi, özellikle de yetersiz lif tüketimi sindirim sisteminde sorunlar yaratacak ve kabızlığa yol açacaktır.

Karbonhidratın zararları nelerdir?

Kilo alımı
Karbonhidratların aşırı tüketimi, günlük ihtiyacınız olan kalori miktarınızı aşmanıza sebep olacak ve size kilo aldıracaktır. Karbonhidratlar, özellikle de sağlıksız olanlar, proteinlerin verdiği kadar yeterli tokluk hissi vermezler.
Meyve, sebze, baklagiller ve tam tahıllar gibi lif yönünden zengin karbonhidratlar en çok tokluk hissi veren gıdalardır ve şekerlemeler, asitli içkiler, beyaz pirinç ve beyaz ekmek gibi işlenmiş tahıllar ve şeker eklenmiş gıdalardan daha çok tok tutarlar. Bu sebeple eğer kilo almak istemiyorsanız sağlıksız karbonhidratlardan uzak durmanız gerekiyor.
Yüksek kan şekeri
Yemek yedikten sonra kan şekerinizin yükselmesinin sebebi aldığınız karbonhidratlardır. Yemek yedikten sonra kan şekerinin bir miktar yükselmesi normal olsa da eğer diyabet ya da diyabet başlangıcı iseniz vücudunuz aşırı karbonhidrat tüketiminden sonra kan şekerinizi düzgün bir biçimde dengeleyemez.
Kontrol altına alınmayan yüksek kan şekeri ketoasidoza yol açabilir. Ketoasidoz, hayatı tehlikeye sokan, nefes darlığı, bulantı, kusma, hatta komaya yol açabilen bir durumdur.
Eğer diyabet ya da diyabet başlangıcıysanız mutlaka karbonhidrat alımınızı sınırlandırmalısınız.
Şeker bağımlılığı
Sağlıksız karbonhidrat türlerinden biri olan şeker, uyuşturucu maddeler kadar bağımlılık yaratabilir. Şeker bağımlılığı ise yetersiz beslenmeye, aşırı kiloya ve obeziteye yol açar.
Şeker bağımlılığından kurtulmak ne yazık ki çok zor bir süreçtir ve yoksunluk semptomları gösterilebilir. Şeker yerine tam taneli tahıllar, meyveler, az yağlı süt, baklagiller, kuruyemişler gibi sağlıklı karbonhidratları tüketmenizde fayda var.

Karbonhidrat kelimesinin sözlük anlamı

isim, kimya Karbon, hidrojen ve oksijen atomlarından oluşan organik bileşiklerin genel adı

Karbonhidrat kelimesinin İngilizcesi

carbohydrate


Karbohidratların çeşitleri | Sınıflandırılması

Karbohidratlar başlıca üç sınıfa ayrılırlar,
  1. Monosakkaritler (Basit şekerler) ve Disakkaritler,
  2. Oligosakkaritler,
  3. Polisakkaritler.
Bunun dışında monosakkaridler aldehid grubu içeren monosakkaritler yani aldozlar veya keton grubu içeren monosakkaritler yani ketozlar diye de sınıflandırılırlar.

 Karbonhidratlar, Beyin ve Sinir Sistemi için gereklidir

1. Monosakkaritler ve Disakkaritler

Monosakkaritler içerdikleri C atomu sayısına göre bir sınıflandırılmaya tabi tutulurlar. En basit monosakkaritler yapısında üç karbon atomu bulunan gliseraldehid ve dihidroksiasetondur. Diğer monosakkaritler 4, 5, 6, 7, 8, 9 veya 10 C atomu içerirler. Bazı monosakkaritler doğada bulundukları halde bazıları sentez suretiyle elde edilmişlerdir. Örneğin D-gliseraldehid doğada bulunduğu halde, Lrgliseraldehid sentetik olarak elde edilmiştir. Bunun gibi bir heksoz olan D-glukoz doğada mevcut olduğu halde L-glukoz sentetik bir şekerdir.
Yapılarında aldehid veya keton grupları içeren başlıca monosakkaritler içindeki C sayılarına göre, trioz, tetroz,
pentoz, heksoz, oktoz, nonoz ve dekozlar diye adlandırılırlar. Bunlar sırası ile 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10 C atomu ihtiva ederler. Ayrıca biyokimyasal yönden en önemli olan monosakkaridler, triozlar, tetrozlar, pentozlar ve heksoz’lardır.

Monosakkaridlerin Özellikleri

  1. D-Glukoz: Glukoz, renksiz, kokusuz kristal halde bir maddedir. Suda kolaylıkla erir.Tatlı ve lezzetlidir. Hayvansal ve bitkisel yapıda geniş ölçüde glukoz mevcuttur. Disakkaridlerin ve polisakkaridlerin yapılarında yer alır. İnsan kanında % 100 mg glukoz vardır. İdrarda normal halde elde mevcut ayraçlarla farkedilemiyecek kadar az miktarda glukoz bulunur. Şeker hastalığında kanda ve idrardaki glukoz miktarları çok artar. Hiç şüphesizki glukoz biyokimyasal yönden çok önemli bir monosakkaritdir.
  2. D-Fruktoz: Bilhassa meyvalar içinde çok miktarda bulunduğundan kendisine bu ad verilmiştir. Sukrozun yapısında yer alır. Bir ketoheksozdur. İkinci karbon atomu keto şeklindedir. Keto D-Fruktoz şeklinde yazılabildiği gibi, Alfa D Fruktopiranoz ve Beta D-Fruktofuranoz şekillerindede olabilir. Glukozdan Seliwanoff reaksiyonu ile ayrılır. Sulu HCL içindeki rezorsinolden ibaret bir solüsyon üzerine birkaç damla sulu şeker solüsyonu damlatılarak ısıtılırsa Hidrok-simetilfurfural teşekkül eder ve kırmızı bir renk görülür.
  3. D-Galaktoz: Doğada pek serbest halde bulunmaz, genellikle birleşik haldedir. Laktozun ve bitkilerdeki bazı polisakkaridlerin yapısında galaktoz vardır. Bilhassa legümlerin tohumlarının kabuklarında mevcuttur . Glikolipidlerin içerisindede daha sonra görüleceği gibi galaktoz vardır. Tadı glukozdan daha azdır. Fermentasyon yönünden de glukoza kıyasla mayalar tarafından daha yavaş formente edilir. Sıcak nitrik asidle okside edilirse Müsiksid teşekkül eder. Bu asit mikroskop altında tipik kristalleri ile tanınır.
  4. D-Mannoz: Mannozda pek serbest halde bulunmaz. Bazı polisakkaritlerin hidrolizi ile mannoz elde edilir. Gıda yönünden fazla değeri yoktur.
  5. Pentozlar: Bunların adları ve formülleri daha önce verilmişti. Riboz ve deoksiriboz nükleik asidin yapısında bulunur. Riboz ayrıca bazı enzimlerin yapısında yer alır. Arabinoz, gom arabik ve kiraz zamkının hidrolizi ile D-Ksiloz, odun ve samanın hidrolizi ile Ksilandan elde edilir.
  6. L-Ksiluloz, pentozüri denen hastalıkta idrarda tesadüf olunan pentoz şeklidir.
  7. D-Ribuloz pentoz metabolizması yönünden önemlidir. Furanozlar şeklinden başk a D-Riboz boşlukta şezlong şeklindede bulunur.
Disakkaritler, çift monosakkarid birleşmesi sonucu oluşan karbonhidrat grubudur. Bir disakkarit iki molekül monosakkaritin glikozit bağı ile bağlanmasıyla oluşur. Bu bağlanma sırasında bağ sayısı kadar su ortaya çıkar. Buna dehidrasyon sentezi denir. İnsan ve hayvanların yedikleri disakkaritler, sindirim sisteminde monosakkaritlerine ayrılarak kullanılır. Canlılarda en çok bulunan disakkaritler; maltoz (arpa şekeri), sakkaroz diğer adı sükroz (çay şekeri), laktoz(süt şekeri)dir.
Disakkaritlerin en önemli olanları Maltoz, Laktoz, ve Sukrozdur. Buna birde sellülozun temel ünitesini teşkil eden sellobiozu ilâve etmek lâzımdır. Disakkaridlerin yapısında yer alan başlıca monosakkaridler ise glukoz, galaktoz ve fruktozdan ibarettir. Monosakkaridler aşağıdaki şekilde biraraya gelerek disakkaridleri meydana getirir.
Monosakkarit + Monosakkarit → disakkarit + Su
Yukarıdaki olay bir dehidrasyondur. Disakkariti oluşturan monosakkaritler aynı cinsten olabilecegi gibi, farklı cinsten de olabilirler
  • glikoz + glikoz = maltoz + H2O
  • glikoz + fruktoz = sakkaroz + H2O
  • glikoz + galaktoz = laktoz + H2O

Disakkaritlerin Özellikleri

  1. Maltoz : Nişastanın asitlerle veya enzimlerle hidrolizi sonucu meydana gelir. Çeşitli çocuk mamaları ve malt ihtiva eden besin maddeleri hububatın hidrolizi ile elde edilir. Vücutta nişastanın hidrolizi ile maltoz meydana gelir. Oldukça tatlı bir şekerdir. Maltoz içindeki glikozid bağı 1. ve 4. karbon atomları arasında olduğundan glukozlardan birisinde serbest bir aldehid grubu vardır. Bu sebeple osazon teşkil edebilir. Karbonil reaktifleri ile reaksiyona girebilir. Mutarotasyon gösterebilir ve redükleyici etkiye sahiptir. Çok besleyici özelliği olan maltoz kilo alımında etkilidir.Emziren Annelerde sütün çoğalmasında hekimlerin tavsiyesidir.
  2. Laktoz : Süt şekeri hayvansal bir şekerdir. İnsan sütündede bulunur. Emziren annelerin hem kanında hem de idrarında laktoz’a tesadüf edilir. Organizma disakkaridlerden faydalanamadığından laktoz fazla miktarda imal edildiği meme dokusundan dolaşıma karışır ve idrara geçer. Serbest aldehid grubu vardır. Çünkü iki molekül monosakkarid arasındaki bağ «1- 4 glikozid bağı şeklindedir. Sütte çok az miktarda N-Asetil-Nöyraminik asitle bağlı halde Laktoz bulunabilir. (Nöyramin Laktoz) idrarada geçebilir. Karakteristik osazon kristalleri verir. İçerisinde galaktoz bulunduğundan musik asit reaksiyonunuda verir. Bunun için laktozu önce hidroliz etmek gereklidir. Kolon basilleri laktozu fermente edebilirler. Halbuki tifo basilleri fermente edemezler. Bu özelliğinden faydalanarak bakteriyolojide bu iki benzer basilin ayırdedilmelerinde faydalanılır. Basillus Coli, Basillus aerogenezis, streptokkokus laktis, laktozu laktik aside çevirirler ve bu yoldan sütün ekşimesine sebep olurlar. Halbuki lakto basillus asidofilus ve laktobasillus bulgarikus tedavi amacıyla kullanılan ekşi sütün meydana gelmesini sağlarlar. Bu olay barsaklarda da meydana gelir.
  3. Sükroz: Bildiğimiz çay şekeridir. Buna sakkaroz da denir. Genellikle pancar ve kamıştan elde edilir. Diğer birçok meyva ve sebzelerin tohum, meyva, yaprak ve çiçeklerinde de bulunur. Havuçda, ananasda , akçaağaçda sakkaroz vardır . Sakkaroz alkalik bakır solüsyonunu redükte etmez. Çünkü serbest aldehid ve keton grupları mevcut değildir. « glukozun aldehid grubu ile fruktozun keton grubu birleşerek 1- 2 glikozid bağı oluşturarak sükrozu meydana getirirler. Bu yüzden sükroz osazon yapmaz.Sakkaroz yada sükroz bir diğer adıda invert şekerdir.İnvert şeker fruktoz ve glukozun eşdeğerinde  bir karışımından ibarettir. Invertaz denen enzim tarafından meydana getirilir. Sükroz ancak ağız yolu ile verildiği taktirde  vücut tarafından kullanılabilir. Disakkaridler ister sükroz ister laktoz olsun doğrudan doğruya kana verildikleri vakit vücut faydalanamaz . Bu durumda Yabancı bir madde gibi idrarla dışarı atılırlar.    –Osazon Nedir :Osazon testi sonucunda oluşan kristallerin yapısı incelenerek ve erime noktalarına bakılarak bu monosakkaritin ne olduğu tayin edilebilir.-
  4. Sellobioz: Sellobioz sellülozun parçalanması sonucu oluşan bir disakkariddir.
  5. Trehaloz ise her iki glukozun anomerik C atomları arasında bağ bulunan bir disakkaritdir ve bu yönü ile sükroza benzer.

2. Oligosakkaritler

Üç ile altı arasında monosakkaritin birleşerek dehidrasyonu (su açığa çıkması) ile meydana gelirler. Bazı bitkilerde serbest olarak bulundukları gibi, karbonhidrat olmayan çeşitli maddelerin yapısına da katılırlar. Üç monosakkaritten ibaret olanlara trisakkarit, dörtlü olanlara tetrasakkarit denir.
Raffinoz, heksozlardan türeyen önemli bir trisakkarittir. Fruktoz, glukoz ve sakkaroz moleküllerinden meydana gelmiştir. Şeker kamışında,okaliptüs türü ağaçlarda, pamuk tohumunda bulunur. Şeker üretimi esnasında melasta toplanır. Enerji vermenin yanı sıra yapı maddesi olarakda kullanılırlar.

3. Polisakkaritler

Karbonhidratların çok sayıda monosakkaritin dehidrasyonu ile oluşmuş büyük moleküllü yapılardır. Temel yapı birimi glikoz molekülüdür. Kolloid yapıda olan bir bileşiktir. Bitkilerde, ozmotik basıncı yükselteceğinden dolayı şekerler monosakkarit halde depolanamaz, bu nedenle polisakkaritlere çevrilerek saklanırlar.
Polisakkaritler suda çözünmeyen büyük moleküllerdir. Belirtilmemiş olarak nişastada bir glikoz polimeridir, depo polisakkaritidir. Ayrıca patojenik bakterilerde polisakkarit sentezleyebilirler
n (Monosakkarit) → Polisakkarit + (n-1) Su
Karbonhidratların çoğu canlılar için temel besin maddeleridir. Yeşil bitkilerde fotosentez sonucu meydana gelirler. Otçul hayvanlar bu ihtiyaçlarını bitkilerden, etçil hayvanlar da otçullardan tedarik ederler. Vücutta 1 gr karbonhidratın yanması sonucunda ortalama 4 kalori açığa çıkar.
Polisakkaridlerin iç yapısı tam anlamıyla aydınlatılmış değildir. Bunlar monosakkaridlerin biraraya gelmesi ile teşekkül eden maddelerdir. Yapılarında saf monosakkaridler bulunacağı gibi, monosakkaridlerin oksidasyon ürünleri ve diğer bazı kimyasal gruplarda bulunabilir. Bunlar tatlı maddeler değildir. Çoğunlukla beyaz şekilsiz toz halinde olurlar. Saf halde iken indergeme, aldehid veya keton özelliği göstermezler. Molekül ağırlıkları genellikle yüksektir . 10.000 ile 4.000.000 arasınd a değişebilir. Şekilleri düz zincir, dallı budaklı veya halka şeklinde olabilir. Bunlar bilinen monosakkarid sınıflarının sonuna «an» eki getirilmek sureti ile isimlendirilirler. (Pentozan veya pentan, Heksozan veya Heksan , Araban , Glukan, Mannan, Galaktan gibi.) Eğer bunlar tek tür monosakkaridden meydana gelirlerse, bu takdirde kendilerine Homopolisakkaridler denilir. İçlerinde diğer gruplarda bulunursa (Uronik asitler gibi) Heteropolisakkaridler denilir.


Pentozanlar başlıca, bitkilerde bulunurlar. Örneğin, kiraz zamkında pentozanlar bulunur. Hidroliz edildikleri zaman Pentozları verirler.

a. Homopolisakkaridler: (Heksozan)

  1. Nişasta: Özellikle karbohidratların bitkilerde depo edilmiş şeklidir. Değişik nişasta granüllerinin mikroskop altındaki görünüşleri farklıdır. Nişasta: En önemli bitkisel polisakkarittir. İyotla maviye boyanır ve monosakkaritlere parçalanmadan indirgenemez. Buna göre nişasta cinslerinin ayırd edilmeleri mümkün olur. Buğdayda, patatesde, pirinçde, mısırda, baklada, fındık ve fıstıkda, diğer meyva ve sebzelerde bol miktarda nişasta mevcuttur. Nişastanın molekül ağırlığı 50,000 ile 1.000.000 arasında değişir. Nişasta granülleri iki değişik kısımdan yapılmıştır. Bunlardan hepsi de glukozun polimeri olan polisakkaridlerden ibaret oldukları halde molekül yapıları ve bazı özellikleri yönünden farklılıklar gös-terirler. Nişastayı teşkil eden bu iki maddenin adları amiloz ve amilopektin’dir. Nişasta içerisinde % 10 – 20 oranında amiloz vardır. Geri kalan kısmı amilopektinden ibarettir.
    Nişastaya sulu mineral asidler veya özel enzimler aracılığı ile hidroliz olur. Nişasta iyodla mavi renk verdiği halde hidroliz olduğu zaman renk yavaş yavaş değişerek önce kırmızı sonra renksiz hale geçer.
    Nişasta molekülleri başlıca üç çeşit enzim tarafından tam bir hidrolize tabi tutularak B-Glukoz moleküllerine parçalanırlar. Bunlardan birincisi Amilaz denen enzimdir, Amilaz enzimi hayvanların salya ve pankreas salgısında bulunur.
  2. Dekstrinler: Nişastanın asid veya enzimler vasıtası ile daha küçük moleküllü parçalara ayrılması sonucu dekstrin denen tatlı maddeler meydana gelirler. Bu parçalanma sonucu, nişasta «Çözülen nişasta» , «Amilodekstrin»,  «Akrodekstrin » ve maltoz meydana gelir. Dekstrin solüsyonlar genellikle müsilaj olarak kullanılırlar. (Müsilaj nedir :Müsilajlar zamklar gibi suda şişerek viskoz, kolloidal çözelti meydana getiren maddeler. Zamklardan farklı olarak yapıştırıcı değildir.)
  3. Dekstranlar : Mikroorganizmaların özellikle Lökonostak Mezenterikusun şekerler (Sukroz ) üzerine etkileri sonucu meydana gelen bir sıra polisakkaridlere Dekstranlar denilmektedir. Dekstranlarda D-Glukoz moleküllerinden müteşekkil olup, her iki şeker ünitesi arasında genel olarak glikozid bağları vardır. Çok dallı olan yapılarında 1-2 , 1-3 , 1- 4 bağlarıda bulunur. Şeker üniteleri birbirleriyle bağlanarak bir ağ meydana getirirler. Dallanmalar mikroorganizmanın cinsine göre değişiklik gösterir. Molekül ağırlıkları 4 milyona kadar çıkabilir. Dekstranlar arasında özellikle molekül ağırlıkları 25 – 75 bin civarında olanlardan, çok viskoz olmaları, osmotik basınçlarının düşük olması ve yavaş parçalanmaları nedeni ile tıpta kan hacmini arttırıcı olarak faydalanılır.
  4. Glikojen: Hayvanlarda bulunan polisakkarittir. Özellikle karaciğer ve kasta bu şekilde yedek enerji kaynağı olarak depo edilir. Hayvansal dokularda bunlardan özellikle karaciğer ve kaslarda yaygın halde bulunan bir polisakkariddir. Son zamanlarda mayada, bazı mantarlarda, yosunlarda ve diğer bazı bitkilerde de glikojen bulunduğu saptanmıştır. Glikojen saf ve beyaz bir toz halindedir. Etil alkolle presipite olur. İyotla, kırmızı kahverengi, kırmızı veya menekşe bir renk verir. Solüsyonu opalasan bir görünümdedir. Hidroliz edilirse D-glukoz üniteleri verir. Karaciğerde ve kaslarda glikojenin teşekkül tarzından metabolizma bölümünde bahsedilmektedir.
    Glikojen, dokulardan dokunun hızlı bir şekilde parçalanarak sıcak suda kaynatılması yolu ile bulanık bir solüsyon halinde elde edilebilir. İkinci basamakda etil alkolle presipite etmek ve santrifüj etmek suretiyle glikojenin ayrılması mümkündür. Ancak daha iyi bir sonuç almak için dokunun önce % 60 lık KOH içerisinde ısıtılması ve meydana gelen opalasan solüsyonun alkolle presipite edilmesi daha sonra sıra ile presipitatın önce alkollü KOH ile ve daha sonr a etil alkol ile yıkanarak saf hale getirilmesi gereklidir.
    Glikojen yapı itibariyle amilopektine benzer. Ancak amilopektine kıyasla çok dah a dallı bir yapı gösterir. Örneğin amilopektinde yer alan her iki dallanma noktası arasında 25 glukoz ünitelik bir uzantı bulunmasına karşı, glikojende bu uzantı 11 glukoz ünitesinden ibarettir. Dallanma glikojenden glikojene farklılık gösterebilir. Glikojenin parçalanmasın a gelince , Amilaz glikojene etki yaparak maltoz ünitelerinin ve limit dekstrin denen daha sık dallı yüksek moleküllü bir santral kısmın meydana gelmesine yol açar.
    Bu suretle glikojen molekülünün % 47 kadarı maltoz halinde ayrılarak geriye % 53 oranında bir kitleye sahip limit dekstrin (residual dekstrin) kalır. Daha önce de açıklandığı gibi parçalanmamış glikojende çevrede 11 glukoz ünitesi için bir uç grup mevcut olduğu halde limit dekstrin denen kısımda ortalama her 5.5 glukoz ünitesi için bir uç grup mevcut bulunmaktadır . Kısaca amilopektin ile glikojen molekülü arasındaki yapı farkı glikojende dallanma oranı 0.09 olduğu halde amilopektinde yarıdan daha az 0.04 diye açıklanabilir.
    Glikojenin molekül ağırlığı konusunda geniş ölçüde araştırmalar yapılmıştır. Glikojen moleküllerinin metilasyon ve asetilasyonu sonucu hazırlanan solvanların osmotik basınçlarının ölçülmesi yolu ile yapılan tayinlerde molekül büyüklükleri 4 milyon veya büyük moleküllerde bunun birkaç katı daha fazla olan glikojenlerin mevcut olduğu saptanmıştır.
  5. Sellüloz: Özellikle bitkisel yapıda yer alan bir polisakkariddir. Selüloz: Binlerce glikoz molekülünden oluşmuş, suda erimeyen iyotla boyanmayan bir bitkisel polisakkarittir. Pamuk, odun ve kağıdın yapısında geniş ölçüde bulunur. Glukoz ünitelerinden oluşur. Temizlenmiş ve arındırılmış sellülozun mol ağırlığı 150 bin – 500 bin arasında değişir. Çok konsantre asitlerle ısıtıldığı vakit bir disakkarid olan sellobioz ünitelerine ayrılır. Kolay kolay erimez. Fakat  bazı mikroorganizmalar sellülozu parçalayabilirler. Ancak insan mide ve barsak kanalından sellülozu parçalayabilecek bir enzim mevcut değildir. Beyaz karıncaların ince bağırsaklarında bulunan protozoalar sellülozu tamamen sindirebilmekte veya başka yoldan bunların sindiriminde önemli bir rol oynamaktadır. Birçok bakteriler, geviş getiren hayvanlar ve sümüklü böcekler sellülozu sindirebilir. Hayvanlarda Tulumlular hariç diğerlerinde bulunmazlar.
  6. Neuramin Asit: Sütteki oligosakkaritlerde bulunur ve membran oluşturan glikolipitte bulunur.
  7. Uron Asidi ve Glikuron Asidi de diğer polisakkarit gruplarındandır.
  8. İnulin: D-Fruktoz ünitelerinden meydana gelmiş bir polisakkariddir. Soğan ve sarımsağın yumrularında bulunduğu gibi yıldız çiçeği, yerelması gibi bitkilerde de bulunur. İyodla renkli reaksiyon vermez, polarize ışığı sola çevirir. Amilazla etkilenmez. Asidlerle veya inulaz enzimi ile hidroliz edilebilir. Mol ağırlığı 5 bin kadardır . Ticarette fruktoz elde edilmesinde kullanılır.
  9. Diğerleri arasında galaktoz ünitelerinden oluşan galaktanları, mannoz ünitelerinden oluşan mannanları, pentoz ünitelerinden oluşan çeşitli pentanları, galakturonik ve mannuronik asit polimerlerini kitin’in yapısında yer alan N-Asetil-D – Glukozamin polimerlerini açıklamak mümkündür.
    Galaktanlar, deniz yosunlarından elde edilen agar ağarın, bir tür sümüklü böceğin yapısında bulunur. Ot ile beslenen hayvanlar galaktanlardan yararlanabilirler. Mannanlar keçiboynuzunda, hindistancevizi endosperminde, mayada , mantarlarda ve bakterilerde bulunurlar.
  10. Pektin: Galakturonik asitlerin polimerinden meydana gelen, ve kısmen metil alkolle esterleşmiş halde bulunan polisakkaridlere ise pektinler denir. Pektinler meyvaların ve çileklerin jel yapma özelliğini veren maddelerdir. Mannuronik asit polimerlerinden oluşan polisakkaridlerin ise deniz otunda bulunduğu saptanmıştır.
  11. Ayrıca çeşitli bitkiler odun ve fıstık türlerinde pentozlardan L – Arabinoz ve D – Ksiloz polisakkaridlerinden meydana gelen araban ve ksilan türlerine raslanılmıştır. Escherchia Coli ve diğer organizmalarda ise  N asetilnöyraminik asit polimeri olan kolominik asit bulunmuştur .
  12. Kitin: böceklerin iskeletinde ve kabuğunda bulunur.

 b. Heteropolisakkaritlerler  

Monosakkaritlere ek olarak başka maddelerde bağlanmış  karbohidratlardır. Ek gruplarda  kükürtlü veya azotlu bağlantı olabilir. Çoğunlukla bağ dokuda yapı elemanı olarak kullanılır. Hiyalüronik asitheparin, kertan sulfat, kondrotin sulfat başlıca örnekleridir.
Agar Agar , pektinler ve Gumlar da heteropolisakkaritler sınıfına girerler. Gumların hidrolize ile genellikle galaktoz, arabinoz veya ksiloz elde edilir. Bunlardan en önemlileri, Gum Arabik ve Gum Akasia gibi gumlardır

Heteropolisakkaritlerin önemli gruplarından birini de Muko-polisakkaritler meydana getirirler. Mukopolisakkaritlerin yapılarında temel maddeler olarak amino şekerler ve uronik asitler bulunurlar . Bazılarında ise sadece amino şekerler ile monosakkaritler vardır, uronik asitler bulunmazlar. Mukopolisakkaritler ait oldukları dokularda kısmende olsa proteinlere bağlı bir şekilde ve mukoproteinler halinde bulunurlar. Yapılarında bulunan uronik asitler ve asit karakterler i dolayısıyla bunlara «Asit Mukopolisakkaritler» de denilir. Başlıca örneklerini hayvansal dokularda yaygın şekilde bulunan Hiyaluronik asit, Heparin ve Kondroitin Sülfatlar teşkil ederler. Bunlar müşterek karekterleri olarak yapılarında N-Asetil hekzozamin ihtiva ederler. Hiyaluronik Asit : Ekumoleküler oranda, D – Glukozamin, D-Glukuronik asit ve Asetik Asit den yapılmıştır.
  1. Hiyaluronik asit: Ekumoleküler oranda, D – Glukozamin, D-Glukuronik asit ve Asetik Asit den yapılmıştırHiyaluronik Asit içerisinde yer alan asit ile glukozamin ve glukuronik asitten oluşan ünitelere Hiyalobiuronik Asit grupları denilir. Snovyal sıvı, Korpus vitreum, göbek kordonu, cilt ve hemolitik streptokoklardan izole edilmiş bulunan hiyaluronik asit, son derecede viskozdur. Bu nedenle eklem düzeylerinin ıslak ve kaypak kalmasını sağlar. Hiyaluronidaz enzimi hiyaluronik asidi parçalar.
  2. Heparin : Heparin de bir glukuronik asit ve glukozamin polimeridir. Gerek glukuronik asidin 2.C atomu gerek glukozaminin 2.C atomundak i amin grub u ve 6.C atomu sülfatlaşmalardır . Glu-kuronik asit ve glukozamin a -1- 4 bağları ile bağlanmışlardır. Kuvvetli asit olan bu madde, Ba tuzu şeklinde izole edilebilir. Heparin, antikoagülan bir maddedir. Kalp damar hastalıklarında pıhtılaşmayı önleyici olarak kullanılır. Heparin karaciğer, akciğerlerde ve geniş çeperli arterlerin duvarlarında bulunur. Molekül ağırlığı 17.000 -20.000 arasında değişir.
  3. Kondroitin Sülfatlar : Yapı itibariyle Hiyaluronik aside benzerler. Bunların tekrarlayan ünitelerinin farkı hyaluronik asidde glukozamin bulunmasına karşılık kondroitin sülfatta galaktozamin bulunmasıdır. Ayrıca Kondroitin Sülfatta bazı alkol grupları sulfatlaşmış haldedir. Kondroitin Sülfatlar , Kondroitin sülfat – A, B ve C diye üçe ayrılırlar. A ile C arasındak i tek farklılık sülfat grubunun A da N – asetil galaktozaminin 4.C atomundaki hidroksil grubu ile C de ise 6.C atomundaki primer alkol grubu ile esterleşmiş olmasıdır. Kondroitin sülfat B ise D – Glukuronik asit yerine L -Iduronik asit ihtiva eder.
    Kondroitin sülfatlar hayvansal dokunun temel yapı maddeleri arasında yer alırlar. Genellikle proteinlere bağlı vaziyette bulunurlar. Kondroitin Sülfat – A kartilajda , yetişkinlerin kemiklerinde ve kornead a bulunur. Kondroitin Sülfat – B ciltte, kalp kapakçıklarında, tendonlarda, C ise gene kartilajda ve tendonlarda vardır . Bunlar optik çevirme dereceleri ile veya enzimatik olarak birbirlerinden ayırd edilebilirler.
  4. Keratosulfat : Bu gruptaki asit mukopolisakkaritlere benzerse de yapısında uronik asit yerine galaktoz vardır.Kaburgaların kartilaj kısımlarında bulunur.
  5. Sialik asitler : Bunlar nöyraminik asidlerden türeyen bir grup maddelerdir. Nöyraminik asidin asetilleşmesi ile sialik asidler meydana gelirler. Nöyraminik asit 9 C lu bir şeker asitidir. 3.C. atomu deoksi ve 5.C atomu amino şeker vaziyetindedir. Amino grubunun , bazı hallerde de ayni zamand a bir hidroksil grubununda asetilleşmesi ile Sialik asitler meydana gelirler. Sialik asitler mükopolisakkaridlerde yer aldıkları zaman 2.C. atomları bir şekerle glikozidik bağ yaparak bağlanır. Nöyraminik asit muhtemelen Mannozamin ve piruvik asidin aldol kondansasyonu ile meydana gelmektedir.
  6. Kan Grubu Substansları ; Alyuvarlarda ve diğer dokularda bulunan ve proteinle birleşik halde, agglutinojen özelliklerine sahip kan grubu substanslarıda esas itibariyle mukopolisakkaritlerden oluşurlar. Yapılarında glukozamin veya galaktozamin ile basit şekerler yer alır. Çoğunlukla fukoz ve sialik asit de bulunur.
  7. Bakterilerle İlgili Polisakkaridler : Bakterilerden spesifik immun reaksiyonlarla ilgili değişik yapıda polisakkaritler elde edildiği gibi bakteri hücre duvarlarıda genellikle polipeptidlere bağlı özel yapıda polisakkaritleri ihtiva ederler. Bakteri hücresinde yer alan bu özel yapıdaki polisakkaritlere «Spesifik Polisakkaritler» denilir.
    Bakteri hücre duvarında yer alan polisakkaritlere, glikoprotein yerine peptidoglikanlar denilmektedir. Bunların yapısında yer alan polipeptidler protein yapısına sahip değillerdir. Peptidoglikanlar içerisinde yer alan tekrarlayan üniteler N – Asetilen Muramik asit, N – Asetilen glukozamin, laktik asit ve bir tetra peptidden oluşur.
  8. Pirojen Maddeleri : Pirojen denilen bakteri artıklarıda , bu çeşit polisakkaritlerden başka bir şey değildir.


Kaynaklar:
https://www.medicalnewstoday.com/articles/161547.php
https://www.livescience.com/51976-carbohydrates.html
http://healthyeating.sfgate.com/disadvantages-carbohydrates-9951.html
https://www.healthline.com/health/function-of-carbohydrates#function2
http://skinnychef.com/food-nutrition-health/healthiest-sources-carbohydrates
https://en.wikipedia.org/wiki/Carbohydrate
www.tdk.gov.tr


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Saç ve Cilt Sağlığına Faydalı Bitkisel Yağlar

Neredeyse her gün kullandığınız saç ve cilt bakım ürünlerinin içinde zararlı kimyasal maddeler bulunduğunu mutlaka biliyorsunuzdur. Doğal...