Kemik erimesine ne iyi gelir ?
Kemik erimesine ne iyi gelir ?Kemik erimesi belirtileri nelerdir?
Kemik erimesine ne iyi gelir ?
Kemiklerinizin sürekli bir değişim halinde olduğunu biliyor muydunuz?
Yaşadığınız her gün, bazı kemik hücreleriniz ölürken, onların yerini
yeni üretilen kemik hücreleri alır. Doğumdan 30lu yaşların başlarına
kadar, vücudunuz kolaylıkla çok miktarda kemik hücresi üretebilir. Bu
nedenle yeterli beslendiğiniz sürece, sadece ölen kemik hücrelerinizi
yenilemekle kalmaz, aynı zamanda kemiklerinizin büyümesini ve
güçlenmesini de sağlamış olursunuz.
35 yaşından sonra yeni kemik hücresi
üretimi daha zor bir hal alır. Bir yerden sonra üretebileceğinizden daha
fazla kemik hücreniz ölmeye başlar. Bu durum, temelde osteoporozun
(düşük kemik kütlesi) başlangıcı olarak kabul edilir. 40 yaşına gelen
kadınlar kemik kütlesi kaybetmeye başlarlar. 50 yaşına geldiklerinde
ise, osteoporozu, kalça çatlaklarını ve hatta ölümü geciktirmek için
hormon ya da ilaç tedavileri almaları gerektiğini öğrenirler.
Düzenli olarak egzersiz yapan ve
kalsiyum açısından zengin besinler ile beslenen kadınlar menopoz
dönemine girdiklerinde, egzersiz yapmayan ve kalsiyum emici besinler
(soya sütü, tofu, kahve, alkol, beyaz unlu mamüller, işlenmiş et, buğday
ve kepek) tüketen kadınlara göre daha fazla kemik kütlesine sahip
olurlar. Fakat yaşam tarzınız ve seçimleriniz ne kadar ideal olursa
olsun, kemik kütleniz menopoz dönemi sırasında oldukça düşer.
Nedeni bilinmemekle beraber, menopoz
döneminde kemiklerde yeni hücre üretimi yavaşlar ve kalsiyum görmezden
gelinir. Bu “kemik durması” durumu genellikle çok uzun sürmez (5-7 yıl
arasında değişebilir). Bu dönemde saç dökülmeleri, tırnak kırılmaları ve
ergenlikte hissedilen büyüme ağrıları tekrar görülür.
Burada anlamanız gereken nokta,
osteoporozun sandığınızdan daha önemli olduğudur. Bu durumda önemli
olan, hastalığa değil hastaya odaklanılmasıdır.
Osteoporoza odaklanıldığında, tanı
koyulduğunda ve tedavi yapıldığında, menopoz sonrası kemik kütlesinin,
kemik kırılması riskinden daha çok meme kanseri riskini ortaya
çıkarabildiğini gözden kaçırmış oluruz. Menopoz dönemini bitirmiş, kemik
kütlesi yüksek kadınların %25ine, kemik kütlesi düşük olanlara oranla
2.5 ila 4 kat daha fazla meme kanseri tanısı konulmaktadır. Aynı zamanda
kemik kütlesinin korunumunu sağlayan hormonlar, meme kanseri riski göz
önünde bulundurulduğunda tam tersi yönde çalışırlar. Östrojen takviyesi
alan kadınlar meme kanseri risklerini %20 oranında arttırırken eğer
hormon takviyesi alırlarsa bu oran %40lara kadar çıkabilir.
Kemik kütlesine odaklanıldığında, kemik
yoğunluğu ile kemik kırılmaları arasındaki güçlü bağantının
oluşturulmamış olması gözden kaçırılmış olur. Bunun sonucu olarak,
östrojen ya da hormon takviyesi alan kadınların hala kemik değişimi
yaşadıklarını ve omur kırıkları ile çatlakları tecrübe ettiklerini
gözden kaçırmış oluruz.
“Kemik durması” dönemi geçer ve kemikler
kendilerini yeniden onarabilirler (özellikle de besleyici ve
iyileştirici bitkiler kullanılırsa). Bu durumda kullanılması gereken
bitkiler, kemiklerin yapı taşı olan minerallerin temel kaynakları
olmalıdırlar. Genel olarak yeşil bitkilerde bulunan mineraller, kemik
sağlığını korumak için idealdirler.
Kalsiyum
Kalsiyum hiç şüphesiz insan vücudundaki
en önemli mineraldir. Hatta bu mineral, vücudunuzdaki toplam mineral
içeriğinin yarısından fazlasını oluşturur. Kalsiyum, kalbin düzenli bir
şekilde atması, metabolizmanın ve kasların fonksiyonlarını devam
ettirmeleri, iletilerin sinir hücreleri üzerinden geçişi, hücre
zarlarının düzenlenmesi, kemiklerin kuvveti, diş ve dişetlerinin sağlığı
ve kan pıhtılaştırma mekanizması açısından büyük önem taşır.
Vücudunuzda bulunan paratiroid bezi, sadece kandaki kalsiyum
seviyelerini ölçmek ve bu seviyeleri ideal hale getirmek için vardır.
Kullandığınızdan daha fazla kalsiyum
tükettiğinizde, pozitif kalsiyum dengesine sahip olursunuz. Ekstra
kalsiyum kemiklerinizde depolanır ve kemik kütlesi kazanırsınız
(çözünemeyen ya da kullanılamayan kalsiyum vücuttan atılabilir ya da
yumuşak dokular veya eklemlerde depolanabilir). Kullandığınızdan daha az
kalsiyum tükettiğinizde ise, negatif bir kalsiyum dengeniz olur.
Paratiroid bezi kemiklerdeki depolanmış kalsiyumun salınmasına neden
olan bir hormon salgılar ve kemik kütlesi kaybedersiniz.
Menopoz döneminde pozitif bir kalsiyum dengesi yakalamak ve güçlü ve esnek kemiklere sahip olmak için şunlara dikkat etmelisiniz:
- Günde 3 veya daha fazla kalsiyum içeren besin tüketin.
- Kalsiyum antagonistlerinden kaçının.
- Kalsiyumun etkilerini arttıracak sinerjik besinler tüketin.
- Kalsiyum takviyesinden kaçının.
Kemiklerin de tüm diğer dokular gibi proteine ve kalsiyum dışındaki minerallere (potasyum, mangan, magnezyum, silika, demir, çinko, selenyum,
bor, fosfor, sülfür, krom ve daha fazlası) ihtiyacı vardır. Vücudunuzun
bu mineralleri kullanabilmesi için ise yağda çözünebilen D vitamini de dahil olmak üzere yüksek kaliteli yağlar tüketmeniz gerekir.
Proteinlerden kaynaklı olarak üretilen asitler kalsiyum tarafından dengelenir. Sağlıklı bir diyette kalsiyum ve protein
açısından zengin yiyecekler bir arada bulunmalıdırlar. Deniz yosunu,
ısırgan otu, kızıl yonca, kara hindiba ve kara kafes yaprağı gibi
bitkiler protein açısından zengin olmakla beraber kalsiyum da içerirler.
Tahin, sardalya, konserve somon, yoğurt, peynir, yulaf ve keçi sütü
gibi besinler de hem protein hem kalsiyum içermelerinin yanı sıra
kemiklerimizin ihtiyaç duyduğu sağlıklı yağları da bünyelerinde
barındırırlar. Eğer menopoz döneminde daha fazla proteine ihtiyaç
duyarsanız, bu proteini karşılamanız gerekmektedir.
Kemikler kırılgan yapıda olan ve
esnekliği düşük bir madde olan kalsiyum dışında bir çok minerale ihtiyaç
duyarlar. Bu nedenle kalsiyum takviyelerinden uzak durmanız önerilir.
Bunun yerine ihtiyacınız olan kalsiyumu bitki ve besinlerden
karşılamanız ve aynı zamanda esnek kemikler için gereken mineralleri de
vücudunuza almanız gerekir. Mineraller hacimli olduklarından ve
sıkıştırılamadıklarından, işe yarayabilmeleri için çok miktarda
tüketilmeleri gerekmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder