Şifalı bitkilerinde kaynağı olan toprak nasıl oluştu? Makalemizi okumaktasınız, iyi bilgilenmeler
Toprak; mevcut bulunan kayaların kimyasal olarak ve fiziksel olarak
ayrışmasıyla birlikte organik yapıdaki maddelerin karışımından meydana
gelmektedir.
Bunun dışında toprak yapı olarak ana kayaları ve yeryüzünde belirli
bölümleri bir katman gibi örten bir yapıya sahiptir. Hem toprağın
içerisinde hem de toprağın üzerinde pek çok canlı yaşamakta; bu
canlılıklar da toprağın içerisindeki ve üst katmanındaki hava, besin ve
sudan beslenmektedir.
Toprağın oluşum aşaması nasıldır?
Toprağın ilk olarak dünyada bulunan ana kayaların buzlar, sular ya da
rüzgar etmeniyle birlikte bir takım değişimler geçirerek parçalanması
şeklinde var olmaya başladığını söyleyebilmek mümkün olmaktadır. Yani
toprak; organizmalar ve iklim sayesinde ana kayanadan kopup meydana
gelmektedir.
Toprağın oluşma sürecinden sonra da toprağın yapısı sürekli olarak
elementleri, suyu ve mineralleri taşıyıcı bir görev üstlenmektedir. Bir
katmandan diğer katmana taşınan bu içerikler sayesinde toprakta bulunan
organizmalar yararlı içerikleri tüketerek hayatta kalmakta ve yine
toprağın içerisine organik maddeler bırakmaktadırlar. Böylelikle
toprağın içerisinde sürekli bir mineral oluşumu ve şekillenme
sirkülasyonu gerçekleştirilmiş olur.
Ana kaya denilen oluşum, bir kaç mineralin bir araya gelmesiyle ortaya
çıkan doğal bir oluşum olmasıyla birlikte; kayacın oluşmasına etkisi
olan bu mineraller de bir kaç kimyasal işlem sonrasında meydana
gelebilmektedir.
Ana kayaların toprak haline gelmesi ise oldukça uzun bir süreyi
kapsamaktadır. Bir santim kalınlığındaki toprağın oluşumu dahi en az 300
yıl, en fazla 1000 yıllık gibi müthiş süreçlerde meydana
gelebilmektedir. Toprak önce ana kayadan koparak taş, taştan çakıl,
çakılın ardından da toprak haline gelebilmektedir.
Toprağın oluşumu için neler gereklidir?
Yazımızın başından beri bahsettiğimiz üzere, toprağın oluşabilmesi için
her şeyden önce ana kaya adı verilen kayaçların üst kısımlarındaki
tabakaların parçalanması gerekmektedir. Bahsedilen bu parçalanmalar;
kimyasal etkiyle, fiziksel etkiyle be biyolojik etkilerle olmaktadır. Bu
tip etkilerin nasıl meydana geldiği ise şu şekilde özetlenebilmektedir;
Kimyasal parçalanma etkisi :
Ortamın sıcaklık miktarı ve nem miktarı kimyasal parçalanma yaşanması
için en önemli etkendir. Yağış gerçekleştikten sonra mevcut su miktarı
ve sıcaklıklar arttığından taşların daha kolay kimyasal tepkimeye
girmesine olanak sağlamaktadır.
Yani bu nedenler göze alındığında kimyasal etkiyle parçalanmanın en sık
görüldüğü bölgelerin muson iklimi olan, ekvatoral iklim olan ve
okyanusal iklim olan bölgeler olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü tüm bu
sayılan bölgelerin iklim şartlarının ortak noktası yüksek yağış ve
sıcaklıklardır.
Bunun dışında taş yapısı daha çok jips, kaya tuzu, kalker ve dolomit
gibi karstik taşlardan oluşan bölgelerde de sıklıkla kimyasal parçalanma
gerçekleşebilmektedir.
Fiziksel parçalanma etkisi :
Bu tip parçalanmalarda taşların kimyasal özelliklerinde herhangi bir
değişme meydana gelmez. Sadece fiziki olarak taşlarının yapısında bağ
zayıflaması meydana geldiğinden ufalarak birbirlerinden ayrılması
sonucunda adından da anlaşılacağı gibi fiziksel parçalanma meydana
gelebilmektedir.
Fiziksel parçalanmayı tetikleyici unsurlara ıslanma durumları, kuruma
durumları, akarsu etkisi, donma durumları, buzul etkisi, çözülme
durumları ve rüzgar etkisi gösterilebilir. Tabi bu etkenlerin arasında
en etkili olanı da sıcaklık farklarının yaşanmasıdır.
topragin-fiziksel-ozellikleri
Sıcaklık farkında fazlalıkların yaşanmasının fiziksel parçalanmayı nasıl
etkilediğine bir örnek verecek olursak; yarı kurak ve kurak bölgeleri
göz önünde bulundurmamız yeterlidir. Bu tip bölgelerde gündüzler çok
sıcak geçerken geceler tam tersi olarak serin geçmektedir.
Bununla birlikte oluşan soğumalar ve ısınmalar da bu tip durumların
görüldüğü bölgelerdeki kayaların içerisindeki mineralleri bir
genleştirip bir sıkıştırmaktadır. Bu durum rutine bağladıktan bir süre
sonra kayaçların üst yüzeyinde parçalanması kaçınılmaz hale gelecektir.
Biyolojik parçalanma etkisi :
Bu tip parçalanmaların yaşanmasındaki ana unsur canlılardır. Canlı
yapıdaki organizmaların salgılamakta oldukları bir takım salgılar,
bitkilerin köklerinin taşların yapılarında bulunan açıklıklara girerek
burada büyürken bu açıklıkları da iyice genişletmesi ve organik asitler
de biyolojik olarak parçalanma yaratan sebeplerin başlıcalarıdır. Bu tip
parçalanmaların sıklıkla görüldüğü bölgeler zengin yapıda bitki
çeşitliliğinin olduğu bölgeler olarak bilinmektedir.
Tüm bu anlatılan parçalanma türleri ve özelliklerinin sonucunda; ortak
özelliğin ana kayadan ayrılan parçaların biraz daha ufalarak yavaş yavaş
toprak olma yoluna girdiği söylenebilmektedir. Ayrışan tüm bu parçalar;
bileşimlerinde yer alan minerallerin parçalanmasıyla da birlikte
tamamen elementlerine ayrılmaktadır.
Topraklaşmanın yüzde ellilik kısmı böylelikle tamamlandıktan sonra,
toprak yapısına doğru dönüşmeler başlayarak yüzey yapısındaki bitki
kalıntıları organik birer maddeye dönüşebilmektedir. Daha sonrasında bu
kayaçlardan kopan parçaların kayaç diplerinde ya da kayaçların
üzerlerinde ince bir toprak oluşturduğu görülebilmektedir.
Türkiye’deki toprak çeşitleri nelerdir?
Terra rossa toprakları : Akdeniz iklim çeşidinin görüldüğü bölgelerde
yer alan toprak çeşididir. Türkçe olarak “kırmızı toprak” olarak
adlandırılan bu toprak çeşidi, ismini renginin kırmızıya dönük bir renk
olmasından almaktadır. Renginin kırmızıya dönük olmasının sebebi ise
içeriğinde çok fazla miktarda demir oksit içeriğinin yer almasıdır.
toprakta-urun-yetistirme
Kestane rengindeki bozkır toprakları : Türkiye’de en sık rastlanan
toprak türü bozkır topraklarıdır. Bunun sebebi Türkiye’de sıklıkla
karasal iklim görülmesi ve bu toprakların da karasal iklim düzeninde
ortaya çıkmasıdır.
Çernezyom toprakları : Halk arasında “kara toprak” olarak bilinen
çernozyom toprağı, Doğu Anadolunun Kars, Erzurum vb. illerinde sıklıkla
görülebilecek bir toprak çeşididir. Yapısında bol miktarda humus
bulunmasından dolayı verimli bir toprak olarak gösterilebilse de Doğu
Anadoluda görülen iklim nedeniyle üzerinde herhangi bir tarım
uygulamasının yapılması mümkün olmamaktadır.
Podzol toprakları : Soğuk iklimle birlikte aynı zamanda nemli bir ortama
da ihtiyaç duyarak oluşan toprak türü çernezyomdur. Çernezyom
topraklarının Türkiye’de en sık görüldüğü yer Batı Karadeniz bölgesidir.
Alüvyal toprakları : Bu toprakların oluşma aşaması tamamen suyla
alakalıdır. Suyun biriktirme ve taşıma özelliklerinin sonucunda bir
kenara biriken parçalanmış kayaç parçaları bir süre sonra toprağa
dönüşür. Alüvyal toprakların görüldüğü alanlar akarsularla denizlerin
bağlantı noktalarında yer alan delta ovalarıdır.
alıntıdır
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Saç ve Cilt Sağlığına Faydalı Bitkisel Yağlar
Neredeyse her gün kullandığınız saç ve cilt bakım ürünlerinin içinde zararlı kimyasal maddeler bulunduğunu mutlaka biliyorsunuzdur. Doğal...
-
Bu yazımızda deri iltihabı (Dermatit) ve deri altı iltihaplanması için bitkisel tedavi yöntemleri hakkında bilgiler sunacağız. Dermatit...
-
Hayatımızı devam ettirmek için en gerekli organlarımız şüphe yok ki duyu organlarımızdır. Özellikle göz bu konuda diğer duyulara göre biraz...
-
Dove Sabun Dove sabun, sadece Türkiye'de üretilen ancak Dünyada ciddi derecede kullanım kitlesine sahip olarak bildiğimiz en...
-
Gastrit ve bitkisel tedavisi Şifalı bitkiler ile gastrite ne iyi gelir, kronik gastrit tedavisi, gastritte iyi gelen bitkiler, çayl...
-
Hem erkekler hem de kadınlarda görülen bel soğukluğu nedir? Bel soğukluğunun nedenleri, belirtileri… Genellikle genital bölgelerde ağrı ve...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder