19 Haziran 2019 Çarşamba

Toprak Nasıl Oluştu?

 Şifalı bitkilerinde kaynağı olan toprak nasıl oluştu? Makalemizi okumaktasınız, iyi bilgilenmeler



Toprak; mevcut bulunan kayaların kimyasal olarak ve fiziksel olarak ayrışmasıyla birlikte organik yapıdaki maddelerin karışımından meydana gelmektedir.

Bunun dışında toprak yapı olarak ana kayaları ve yeryüzünde belirli bölümleri bir katman gibi örten bir yapıya sahiptir. Hem toprağın içerisinde hem de toprağın üzerinde pek çok canlı yaşamakta; bu canlılıklar da toprağın içerisindeki ve üst katmanındaki hava, besin ve sudan beslenmektedir.

Toprağın oluşum aşaması nasıldır?
Toprağın ilk olarak dünyada bulunan ana kayaların buzlar, sular ya da rüzgar etmeniyle birlikte bir takım değişimler geçirerek parçalanması şeklinde var olmaya başladığını söyleyebilmek mümkün olmaktadır. Yani toprak; organizmalar ve iklim sayesinde ana kayanadan kopup meydana gelmektedir.
Toprağın oluşma sürecinden sonra da toprağın yapısı sürekli olarak elementleri, suyu ve mineralleri taşıyıcı bir görev üstlenmektedir. Bir katmandan diğer katmana taşınan bu içerikler sayesinde toprakta bulunan organizmalar yararlı içerikleri tüketerek hayatta kalmakta ve yine toprağın içerisine organik maddeler bırakmaktadırlar. Böylelikle toprağın içerisinde sürekli bir mineral oluşumu ve şekillenme sirkülasyonu gerçekleştirilmiş olur.
Ana kaya denilen oluşum, bir kaç mineralin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan doğal bir oluşum olmasıyla birlikte; kayacın oluşmasına etkisi olan bu mineraller de bir kaç kimyasal işlem sonrasında meydana gelebilmektedir.

Ana kayaların toprak haline gelmesi ise oldukça uzun bir süreyi kapsamaktadır. Bir santim kalınlığındaki toprağın oluşumu dahi en az 300 yıl, en fazla 1000 yıllık gibi müthiş süreçlerde meydana gelebilmektedir. Toprak önce ana kayadan koparak taş, taştan çakıl, çakılın ardından da toprak haline gelebilmektedir.

Toprağın oluşumu için neler gereklidir?

Yazımızın başından beri bahsettiğimiz üzere, toprağın oluşabilmesi için her şeyden önce ana kaya adı verilen kayaçların üst kısımlarındaki tabakaların parçalanması gerekmektedir. Bahsedilen bu parçalanmalar; kimyasal etkiyle, fiziksel etkiyle be biyolojik etkilerle olmaktadır. Bu tip etkilerin nasıl meydana geldiği ise şu şekilde özetlenebilmektedir;

Kimyasal parçalanma etkisi :

Ortamın sıcaklık miktarı ve nem miktarı kimyasal parçalanma yaşanması için en önemli etkendir. Yağış gerçekleştikten sonra mevcut su miktarı ve sıcaklıklar arttığından taşların daha kolay kimyasal tepkimeye girmesine olanak sağlamaktadır.
Yani bu nedenler göze alındığında kimyasal etkiyle parçalanmanın en sık görüldüğü bölgelerin muson iklimi olan, ekvatoral iklim olan ve okyanusal iklim olan bölgeler olduğunu söylemek mümkündür. Çünkü tüm bu sayılan bölgelerin iklim şartlarının ortak noktası yüksek yağış ve sıcaklıklardır.
Bunun dışında taş yapısı daha çok jips, kaya tuzu, kalker ve dolomit gibi karstik taşlardan oluşan bölgelerde de sıklıkla kimyasal parçalanma gerçekleşebilmektedir.

Fiziksel parçalanma etkisi :

Bu tip parçalanmalarda taşların kimyasal özelliklerinde herhangi bir değişme meydana gelmez. Sadece fiziki olarak taşlarının yapısında bağ zayıflaması meydana geldiğinden ufalarak birbirlerinden ayrılması sonucunda adından da anlaşılacağı gibi fiziksel parçalanma meydana gelebilmektedir.
Fiziksel parçalanmayı tetikleyici unsurlara ıslanma durumları, kuruma durumları, akarsu etkisi, donma durumları, buzul etkisi, çözülme durumları ve rüzgar etkisi gösterilebilir. Tabi bu etkenlerin arasında en etkili olanı da sıcaklık farklarının yaşanmasıdır.

topragin-fiziksel-ozellikleri
Sıcaklık farkında fazlalıkların yaşanmasının fiziksel parçalanmayı nasıl etkilediğine bir örnek verecek olursak; yarı kurak ve kurak bölgeleri göz önünde bulundurmamız yeterlidir. Bu tip bölgelerde gündüzler çok sıcak geçerken geceler tam tersi olarak serin geçmektedir.
Bununla birlikte oluşan soğumalar ve ısınmalar da bu tip durumların görüldüğü bölgelerdeki kayaların içerisindeki mineralleri bir genleştirip bir sıkıştırmaktadır. Bu durum rutine bağladıktan bir süre sonra kayaçların üst yüzeyinde parçalanması kaçınılmaz hale gelecektir.

Biyolojik parçalanma etkisi :

Bu tip parçalanmaların yaşanmasındaki ana unsur canlılardır. Canlı yapıdaki organizmaların salgılamakta oldukları bir takım salgılar, bitkilerin köklerinin taşların yapılarında bulunan açıklıklara girerek burada büyürken bu açıklıkları da iyice genişletmesi ve organik asitler de biyolojik olarak parçalanma yaratan sebeplerin başlıcalarıdır. Bu tip parçalanmaların sıklıkla görüldüğü bölgeler zengin yapıda bitki çeşitliliğinin olduğu bölgeler olarak bilinmektedir.

Tüm bu anlatılan parçalanma türleri ve özelliklerinin sonucunda; ortak özelliğin ana kayadan ayrılan parçaların biraz daha ufalarak yavaş yavaş toprak olma yoluna girdiği söylenebilmektedir. Ayrışan tüm bu parçalar; bileşimlerinde yer alan minerallerin parçalanmasıyla da birlikte tamamen elementlerine ayrılmaktadır.

Topraklaşmanın yüzde ellilik kısmı böylelikle tamamlandıktan sonra, toprak yapısına doğru dönüşmeler başlayarak yüzey yapısındaki bitki kalıntıları organik birer maddeye dönüşebilmektedir. Daha sonrasında bu kayaçlardan kopan parçaların kayaç diplerinde ya da kayaçların üzerlerinde ince bir toprak oluşturduğu görülebilmektedir.

Türkiye’deki toprak çeşitleri nelerdir?
Terra rossa toprakları : Akdeniz iklim çeşidinin görüldüğü bölgelerde yer alan toprak çeşididir. Türkçe olarak “kırmızı toprak” olarak adlandırılan bu toprak çeşidi, ismini renginin kırmızıya dönük bir renk olmasından almaktadır. Renginin kırmızıya dönük olmasının sebebi ise içeriğinde çok fazla miktarda demir oksit içeriğinin yer almasıdır.

toprakta-urun-yetistirme
Kestane rengindeki bozkır toprakları : Türkiye’de en sık rastlanan toprak türü bozkır topraklarıdır. Bunun sebebi Türkiye’de sıklıkla karasal iklim görülmesi ve bu toprakların da karasal iklim düzeninde ortaya çıkmasıdır.

Çernezyom toprakları : Halk arasında “kara toprak” olarak bilinen çernozyom toprağı, Doğu Anadolunun Kars, Erzurum vb. illerinde sıklıkla görülebilecek bir toprak çeşididir. Yapısında bol miktarda humus bulunmasından dolayı verimli bir toprak olarak gösterilebilse de Doğu Anadoluda görülen iklim nedeniyle üzerinde herhangi bir tarım uygulamasının yapılması mümkün olmamaktadır.
Podzol toprakları : Soğuk iklimle birlikte aynı zamanda nemli bir ortama da ihtiyaç duyarak oluşan toprak türü çernezyomdur. Çernezyom topraklarının Türkiye’de en sık görüldüğü yer Batı Karadeniz bölgesidir.

Alüvyal toprakları : Bu toprakların oluşma aşaması tamamen suyla alakalıdır. Suyun biriktirme ve taşıma özelliklerinin sonucunda bir kenara biriken parçalanmış kayaç parçaları bir süre sonra toprağa dönüşür. Alüvyal toprakların görüldüğü alanlar akarsularla denizlerin bağlantı noktalarında yer alan delta ovalarıdır.

alıntıdır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Saç ve Cilt Sağlığına Faydalı Bitkisel Yağlar

Neredeyse her gün kullandığınız saç ve cilt bakım ürünlerinin içinde zararlı kimyasal maddeler bulunduğunu mutlaka biliyorsunuzdur. Doğal...